J.Meyer babasından gördüğü tacizi ve hayatını başkalarına umut olması için paylaşıyor.Nasıl dim dik hayatta kaldığını, yaralarını nasıl sardığını ve hayata nasıl devam ettiğini anlatıyor. 40 yıllık evli ve 4 çocuk annesi olan bu ensest mağduru kadın, başkalarına da umut olması açısından babasından gördüğü ensest uygulamalarını açıkça herkesle paylaşıyor.Çünkü biliyor UTANMASI GEREKEN O DEĞİL...
Translate
30 Nisan 2013 Salı
YAŞANMIŞ HİKAYELER!!!
J.Meyer babasından gördüğü tacizi ve hayatını başkalarına umut olması için paylaşıyor.Nasıl dim dik hayatta kaldığını, yaralarını nasıl sardığını ve hayata nasıl devam ettiğini anlatıyor. 40 yıllık evli ve 4 çocuk annesi olan bu ensest mağduru kadın, başkalarına da umut olması açısından babasından gördüğü ensest uygulamalarını açıkça herkesle paylaşıyor.Çünkü biliyor UTANMASI GEREKEN O DEĞİL...
28 Nisan 2013 Pazar
ENSEST MAĞDURLARININ İSTİSMARA KARŞI KOYAMAMALARININ NEDENLERİ:
- Kendilerine karşı fiziki kuvvet kullanacağı korkusu,
- Bilgisizlik,
- İstismarcıya
yönelik duygular ,
- Aileye
tehdit ,
- Güçsüzlük,
- Annenin
ortaya çıkaracağı duygu,
- İstismarcının
yetke konumunda olması,
- Ensest
mağdurunun ensest ilişkiden zevk alması ve istismara direnmemesi (çok
küçük ihtimal)
- Mağdurun
korkutulması ve tehdit edilmesi,
- Ailenin
dağılacağı korkusu,
- Toplumdan
dışlanacağı korkusu ve suçluluk duygusu vb…
ÖNEMLİ!!!
İstismara uğranıldığında yada desteğe ihtiyaç duyulduğunda irtibata geçilebilecek kurumlar ve numaraları.
26 Nisan 2013 Cuma
KİTAP ÖNERİSİ!!!
Ensest üzerine yazmak ve konuşmak hala bir tabu olarak görülmektedir. Ensest mağdurları yaşadıkları acıları ve hisleri, utanç verici anlarını insanlarla paylaşmaya cesaret edememektedir. Bu yüzkarası utanç nasıl paylaşır ki? ya susuldukça, gizlendikçe ne olur?.. İşte o zaman küçücük omuzlara yüklenmiş ağır bir yük olarak kalır. Korkudan, utançtan, tehditten söyleyemezsin ama, aynı acıyı defalarca tekrar yaşamak zorunda kalabilirsin. İşte bu yüzden onları durdurmanın tek yolu KONUŞMAK.
Önerdiğimiz bu kitapta yazar yaşamak zorunda kaldığı ensest ilişkiyi anlatmaktadır. Ensestin kişi psikolojisi üzerinde nasıl bir etki bıraktığını kitap içerisinde görmekteyiz.
Kitap Özeti: Iris sırrını açıkladığında daha 14 yaşındaydı.
İki gün sonra babası alnına tabancayı dayayarak intihar etti. Bir kız
enstitüsüne gönderilen İris, bir daha asla bu konu hakkında konuşmadı. Ta ki,
40 yıl sonra Yeni Zelanda´da bir televizyon kanalında ensest üzerine bir
program görüp kendi hayat hikayesini kaleme almaya karar verinceye kadar... Iris
Galey hayatını kötü bir karabasan gibi etkileyen kirletilmiş çocukluğuna
götürüyor bizleri. Çaresizliğini, ümitsizliğini ve sevgisizliğini ışığa tutarak
hem hissetmek istiyor, hem de hissettirmek.
25 Nisan 2013 Perşembe
Ensest İstatistikleri
23 Nisan 2013 Salı
ENSESTİN ÇOCUK ÜZERİNDEKİ BAZI ETKİLERİ
Ensestin çocuk üzerindeki etkileri; çocuğun saldırganla olan ilişkisine, seksüel
aktivitelerin şekline,şiddet
kullanımına, fiziksel
zararın varlığına, çocuğun
işbirliğine, yaşına, gelişim basamağına ve travma öncesi psikolojik gelişimine bağlı olarak
değişebilmektedir.
Genel olarak şu etkilerden bahsedilebilir:
Genel olarak şu etkilerden bahsedilebilir:
Korku
Depresyon
Hiperaktivite bozukluğu
Enürezis(alta kaçırma) ve enkoprezis(alta bırakma)
Davranış problemleri
Okul problemleri
Cinsel problemler
Karşı gelme bozuklukları ve öfke tepkileri
Parmak emme, tırnak yeme
Fobiler,uyku bozuklukları gibi etkilerden bahsedilebilir.
20 Nisan 2013 Cumartesi
TÜRKİYE DE ENSEST SORUNU
Türkiye'de
her ne kadar ensest sorunu yok gibi görünse de aslında susulan bir gerçek
olarak karşımızda durmaktadır.Bu yüzden bununla ilgili somut bilgiler için
resmi araştırma yapılmamış olması da tam olarak rakam verilmesinin önündeki en
büyük engeli oluşturmaktadır. Ensest ile ilgili bilgileri sadece gayri resmi
kurumlardan aldığımız bilgi parçacıklarından öğreniyoruz.
VAN
KADIN DERNEĞİ (VAKAD) 2011 yılında VAN ve ilçelerinde yapmış olduğu araştırmada
şu sonuçlara ulaşmışlardır:
2011
yılının ilk 8 ayında 22 kadının intihar ettiği ve bunların büyük bir kısmının
henüz çok genç yaştaki kadınlar olduğu ortaya çıkmıştır. Derneğe şiddete maruz
kaldığı için başvuru yapan her 5 kadından birinin ensest mağduru olduğu, gelen
167 kadın boşanma, ayrılma, taciz, cinsel saldırı, ensest sebebi ile geldikleri
tespit edilmiştir.Bunlardan 13 kız çocuğu ve ileriki yaşlarda gelen kadınlar
aile içinde küçük yaşta enseste maruz kaldığını
ifade etmiştir. Derneğe gelen kadınlardan %26.4 'ünün enseste uğradığı
beyan etmiştir. Ensest ile birlikte cinsel şiddet oranının %30.9 olması en
dikkat çeken durumdur. Cinsel şiddete maruz kalan kadınlardan neredeyse her 5
kadından biri ensest mağduru olduğu tespit edilmiştir.
SOSYAL
HİZMETLER VE ÇOCUK ESİRGEME GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE (SHÇEK) bağlı çocuk yuvaları ve
yetiştirme yurtlarındaki 18 bin 545 korunmaya muhtaç çocuk incelenmiş.
Çocukların %47'si sosyo-ekonomik nedenler,% 20'si ihmal ve istismar, % 10.3'ü
ensest, %10'u terk, %7'si istismar, %2'si anne-babasının ölümü ve %3.7'si diğer
nedenlerle korumaya alinmiş olduğu tespit edilmiştir.% 10.3'lük ensest rakamı
1900 çocuğa karşılık geliyor.
MARMARA
ÜNİVERSİTESİ ADLİ TIP ENSTİTÜSİ’NÜN yaptığı araştırmalara göre, çocuklara
yönelik cinsel istismarın %89'u aile içinde meydana geliyor. Her dört çocuktan
biri ensest kurbanı olmakta ,kurbanların %87'si 4-12 yaş grubundaki kız
çocuklarından oluşmaktadır.
Saldırganların
yaş ortalaması 28'in üzerinde ve daha çok 40-52 yaşlarındadır. Yarıya yakını çocukların babalarından oluşmakta
diğerlerini ise üvey baba, amca,
kayınpeder, dayı, amca, dede ve ağabeylerden oluşan bir grup
oluşturmaktadır.
Türkiye’de
yapılmış klinik çalışmanın bulgularına göre ensest saldırganlarının %57'sini öz
babalar, %4'ünü öz ağabeyler, %13'ünü yakın akrabalar, %26'sını ise ikinci
dereceden akrabalar oluşturmaktadır. Yasal başvuruda bulunmuş, mahkemesi
sonuçlanmış ya da süren vakalarda ise saldırganların %39'unu öz baba, %15'ini
öz ağabey, %17'sini yakın akraba, %28'ini ise uzak akrabalar oluşturmakta
olduğu tespit edilmiştir.
İstanbul’da
lise öğrencisi ergenlik çağı kadınları arasında yapılan bir başka çalışma da
ise 1871 öğrenciden kendilerinin doldurduğu soru kağıtları aracılığı ile bilgi
toplanmış, araştırma sonuçlarına göre öğrencilerin %2’sinin ensest saldırıya
maruz kaldığı saptanmıştır.
18 Nisan 2013 Perşembe
DÜNYADA ENSEST SORUNU
Ensestin yaygınlığı tam olarak bilinmemektedir. 15 yaş
grubundaki 900 genç kız üzerinde yapılan araştırmada ensest sıklığı % 5
bulunmuştur.
Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) 1996 araştırmasına göre cinsel
istismar yaygınlığı % 10 ile % 20 arasında tahmin edilmekte ve bu olguların %
43’ünün aile üyelerinin tacizine uğradığı bildirilmektedir
1972 yılında ABD' de 200.000-300.000 kız çocuğuna cinsel
temas ve 5000 baba-kız ensest ilişkisi
hesaplanmıştır.
1953 de Amerika'da yapılan bir çalışmada 12000 kadın ile
yapılan görüşmeler sonucu ensestin görülme sıklığı % 4 olarak saptanmıştır.
1960'lı yıllarda cinsellik kavramının daha rahat konuşulmaya
başlanması ile bu konudaki araştırmaların arttığı ve rakamlarda yükselme
görüldüğü saptanmaktadır. O yıllarda yapılan bir araştırma Amerika'da 12- 15
milyon kadının geçmiş dönemlerde enseste maruz kaldığını ortaya çıkarmıştır.
Batı ülkelerinde yapılan bazı araştırmalar ensest
istismarının tüm cinsel istismarın %10 ile %32’si arasında bir oranını
oluşturduğunu göstermektedir. Yasalar kadın nüfusunun %16’sının 18 yaşına
gelmeden bir aileye üyesi tarafından cinsel istismara maruz bırakıldığının ve
genel erişkin kadın nüfusunda %5 kadar varan oranda kadının babaları tarafından
istismar edildiğine dair bulgular vermektedirler.
Araştırma sonuçlarında ensest riskinin tekrarlayan
evliliklerin olduğu ailelerde, daha yüksek düzeylere çıktığını ve bu ailelerden
gelen kadınların %20’ye yakın oranının da 14 yaşından önce üvey baba ile bir
cinsel ilişki öyküsüne sahip olduğuna işaret etmektedir.
17 Nisan 2013 Çarşamba
16 Nisan 2013 Salı
Neden sürekli üstü örtülmeye çalışılıyor?
Ülkemizde
yıllarca babasının, ağabeyinin, dedesinin v.s tacizine maruz kalanlara rağmen
ensest gerçeği büyük bir kesim tarafından görmezden geliniyor. Yaşananları
anlatan kitaplar yazılıyor ama bir gerekçe ile bu kitaplar bile toplatılıyor.
Nedense kimsenin bu konuya tahammülü yok. Herkes konuşuldukça sanki
meşrulaşabilecek bir konuymuş gibi davranıyor bu konuya. Oysa tam tersine,
ancak bu sorun tespit edilirse gerçekten koruyucu önlemler alınabilir. Ancak bu
konunun tartışılması istenmiyor çünkü eğer bu konu tartışılmaya açılırsa
"kutsal aile" tanımı da tartışılmaya açılacak ve böylece sürekli altı
çizilen "kutsal aile" tanımının üzerinde yükseldiği temeller de belki
de meşruluğunu kaybedecektir. Kol kırılır yen içinde sözü tüm ağırlığı ile pek
çok yaşamı yok etmeye devam edecektir.
Enseste
uğrayanlar çoğunlukla çok uzun zaman ya bunu dile getiremiyorlar ya da bu konu
kimi zaman hiç açığa bile çıkmıyor. En acı olan ise ailelerin bu öğrendikleri
zaman hep inkara geçiyor olmaları. İnkar edemedikleri noktada ise maalesef
aileyi parçalama yoluna gitmiyorlar. Bir kadın, kendi öz kızına tecavüz eden
kocasından boşanmamayı seçebiliyor. Kol kırılıyor, yen içinde kalıyor!
Türkiye'de
ensest diye bir sorun yokmuş!.. Hayır! Yalnızca Türkiye'de değil, tüm dünyada
ensest diye bir sorun var ve bu sorunu tespit etmeden de çözüme yönelik adım
atmak mümkün değildir. Bir adam, "Kızımı ben büyüttüm; her şeyinin tadına
da önce ben bakabilirim" diyebiliyorsa ki diyor. Nasıl oluyor da
Türkiye'de ensest diye bir sorun olmuyor? Öncelikle yapılması gereken, ensesti
bir sorun olarak tespit ve teşhir etmek, ensest mağdurlarına psikolojik,
toplumsal dertsek sunmak ve bu sorunu ortadan kaldırmaya yönelik somut adımlar
atmaktır.
Ülkemizde
ensest çok ciddi boyutlardadır. Ancak, bizim ülkemizde bu konular hala daha
basında ancak üçüncü sayfa haberi oluyor. Oysa ki asıl önemli olan olayın
kendisinden çok bu olayların nelere mal olduğudur. Ancak bunlar hep inkar
ediliyor. Enseste uğrayan bir kadın bu yaşanmışlığı üç nesle aktarıyor. Bunlar
tartışılmadığı gibi bunların nelere mal olduğu da hep göz ardı edilirse sonuç
ortada... Travmatik bir yapılanmanın nelere mal olduğunu hepimiz görüyoruz,
yaşıyoruz. Bu konular tartışılmadığı sürece, hem bu konuları inkar etmeye,
hem de kendimizi kandırmaya devam edeceğiz. Korkulardan arınılmadığı sürece de
anneler babalar çocukları değil, korkular korkuları büyütmeye devam edecektir.
15 Nisan 2013 Pazartesi
Röportaj!!!
Filmim yapımcısı ve başrol oyuncusu olan MERT FIRAT' la
yapılan röportajdan alıntılar…
■ 'Atlıkarınca' toplumdaki bir tabuyu, ensesti
konu alıyor. Filmin
senaryosu da İlksen Başarır'a ve size ait. Neden bu konuya
parmak basmak istediniz?
İlk çekmek istediğimiz film buydu ama bu filmin maddi
koşullarını yaratmak için geçtiğimiz yıl 'Başka Dilde Aşk'ı yaptık. İlksen'le
tabu diyerek aslında ensesti bir yere indirgediğimizi, daha doğrusu toplum
olarak bir yere ötelediğimizi fark ettik. Çünkü bu konuşulamadıkça yapanın
yanına hep kâr kalıyor. Biz de bu tartışmayı yaratabilmek, akıllarda soru
işareti bırakıp insanlarda bir rahatsızlık oluşturmak için bu filmi çekmeye
karar verdik. 'Başka Dilde Aşk'tan sonra Engelsiz TV kuruluyor, işaret dili
bazı üniversite ve liselerde ders olarak veriliyor. Filmde hayal ettiğimiz
şeyler olmaya başladı. Bu film nasıl bir etki yaratır bilmiyorum.
■ Ne hayal ediyorsunuz?
Bu tamamen bir film konusu, sosyal sorumluluk değil.
Hayalimiz filmden sonra kapatılmış derneklere yardımcı olmak.
■ Filmde Erdem Yalçın karakteri bir şair ve hem kızını hem de oğlunu taciz ediyor. Ancak filmde bu adamın neden bunları
yaptığını izleyemedik...
Gerçekte de algılanamıyor. Çünkü bir sebebi yok. Türkiye'de
konunun uzmanı olan bir psikologla görüştük. Bize her şeyi anlattı. Herkesin
kendine göre sebebi var. Kimi, "Çocuğumu çok seviyorum ve sevgimi daha çok
gösteriyorum" diyor. Kimisi aile içindeki iktidar kaybından bunu yapıyor.
Karısından intikam almak için yapan bile var. Erkek cephesi için iktidar kurma
ve erkekliğini sınama isteği en etken şey.
■ Ancak filmde var olan genel sonuç gerçektekiyle aynı. Yine kol kırılıp yen içinde kalıyor. Neden?
Biz bir tokat atmak istedik. Çünkü gösterimden sonra insanlar
gerildi, sessizleşti. Biz bu filmin toplum için gırtlağına oturan bir yumru
olmasını istedik. Orada takılsın ki başkalarının da derdi olsun.(http://www.haberturk.com/kultur-sanat/haber/561129-bu-film-bir-tokattir)
FİLM ÖNERİSİ!!!
ENSEST İLİŞKİYİ KONU ALAN TÜRK YAPIMI FİLM
Mert Fırat’ ın oynadığı ve 47. Altın Portakal Film Festivalinde
yarışan bu filmde ensest ilişki sorununa dikkat çekilmiştir. Atlıkarınca,
yönetmenliğini İlksen Başarır’ın yaptığı Türk filmidir. Film 1 Nisan 2011
tarihinde gösterime girmiştir. Filmin başrollerini Nergis Öztürk, Mert Fırat ve
Zeynep Oral üstlenmiştir. Film;
47. Antalya Altın
Portakal Film Festivali
- En İyi Senaryo Ödülü
- Behlül Dal Jüri Özel Ödülü
(Zeynep Oral)
30. Uluslararası İstanbul Film Festivali
- En İyi Müzik Ödülü (Ahmet Kenan
Bilgiç)
- Radikal Halk Ödülü (İlksen
Başarır), ödüllerine layık görülmüştür.
Film bir babanın iki çocuğuna uyguladığı cinsel tacizi konu almıştır.
Dışarıdan bakıldığında, "Asla böyle bir şey yapmaz" denilen karakterin
en ağır suçu, ensesti işlemesi filmin konusu olmuştur.
Erdem, Sevil ve çocukları Edip ve Sevgi’nin küçük bir
kasabada süren yaşamları, Sevil’in annesinin felç geçirmesi sonucu İstanbul’a
taşınmalarıyla değişime uğrar. Edip, yatılı okulda olduğu on yıl boyunca evden
uzaklaşmıştır; Erdem’in ise iyi bir yazar olma hayalleri sürmektedir. bir
şekilde değişen tavırlarını, içine kapanmasını ve mutsuzluğunu fark eden
Sevgi’nin ani tavır değişikliklerinden şüphelenen Sevil, evin içerisinde
yaşanan bazı olayları sorgulamaya girişir ve yıllardır kapalı kapılar ardında
saklanan sırrı keşfeder. Erdem bir trafik kazasında yaşamını kaybedince, ölümü
ailede yeni sırların ortaya çıkmasına neden olur. Küçük bir ailenin her üyesi
hayatları boyunca tek başlarına taşımak zorunda kalacakları gerçeklerle baş
başa kalır. Kendilerine bile itiraf edemedikleri bu sır nedir?
10 Nisan 2013 Çarşamba
TOPLUMSAL VE HUKUKSAL BAĞLAMDA ENSEST
Çeşitli
ülkelerde farklılıklarla da olsa ensesti suç sayan ve bu nedenle de cezalandırma
yönüne giden yasa maddeleri mevcuttur. Hukuk açısından en genel anlamda ensest,
birinci ya da ikinci dereceden yakın akrabalarla girilen cinsel ilişki olarak
tanımlanmaktadır. Bazı istisnalar vardır: İsveç örneğinde bu tür olaylara bir
ceza uygulamadığı bilinmektedir. Türk hukuk sisteminde Medeni Kanunda yakın
akrabaların birbirleriyle evlenmelerini yasaklayan maddeler vardır. Ancak bu
"evlenme yasağı" dışında, akrabalararası cinsel ilişkileri suç sayan
maddeler yoktur. Genelde rıza ile gerçekleştiği varsayılan cinsel ilişkiler suç
sayılmamakta ve cezalandırılmamaktadır. Bununla birlikte aile-içi cinsel şiddet
olarak bilinen olgu karşısında ne yapılacağı ve yapılması gerektiği önemli bir
sorun olarak devam etmektedir. Ensestin tabusal niteliği, aile içi cinsel
şiddetin ve istismarın deşifre edilmesinde ve buna karşı önleyici tedbirler
alınmasında ciddi bir engel teşkil etmektedir. Bireylerin eğitim ve kültür
durumlarına bağlı olarak bu durumlarda takınabilecekleri tavırlar
farklılaşmaktadır. Kapalı aile ve akrabalık ilişkilerinde, eğitimin yetersiz
olduğu hallerde özellikle sorun daha gizli-kapaklı kalabilmektedir. Türk
Tabibler Birliği, kadınların ve özellikle küçük çocukların korunması
bakımından, ensest konusunun Türk Ceza Kanununda ayrı bir yasa olarak belirlenmesi
gerektiğini ileri sürmektedir.(http://www.coksesli.net/hukuk/7337-ensest-nedir.html)
8 Nisan 2013 Pazartesi
TARİHÇE
Ensest, 1000'lerce yıldan beri bazı
istisnalar dışında tabu olarak kalmıştır. Tarihsel açıdan bakıldığında Peru,
Mısır ve Japonya'da kraliyet ailesinin saflığını korumak için bu yolun meşru
olarak kullanıldığı görülmektedir. Sofokles'in Kral Oidipus tragedyasında
Oidipus'un istemeyerek babasını öldürdüğü sonra da öz annesi ile evlendiği ve
Oidipus'un da gerçeği öğrenince de gözlerini kör ederek kendini cezalandırdığı
anlatılır.
İlk çağ kavimlerinden Bankların öğretilerinden
o çağlarda ensestin meşru olduğu anlaşılmaktadır. Eski Yunan mitolojisinde ise
iki tanrı kardeş Zeus ile Hera'nın cinsel ilişkide bulunmaları çok doğal bir
olay olarak anlatılmaktadır. Eski Mısır papirüslerinde de gene iki kardeş tanrı
olan Uziz ile Osiris aralarında çiftleşerek Horos'u yaratırlar. Roma
imparatorluğu döneminde Kral Guarthigirmus'un kızı ile evlenerek bir oğul
sahibi olduğu tarih kitaplarında belirtilmektedir.
İskoçya'da bilinen en eski kavim olan
Dikten'lerde erkeğin kız kardeşiyle yatarak bir çocuk sahibi olması ve üvey
oğulların üvey annelerinden çocuk sahibi olmaları çok doğal karşılanan bir
eylemdi.
Mısırlıların da eski dönemde kardeş arası
evlilikleri yeğledikleri papirüslerden çıkartılan metinlerde belirtilmektedir.
Firavunların kardeşleriyle evlenmeleri tanrısal sıfata en uygun evlilik olarak
kabul edilmekteydi. Perulular ve Hawaiililerin de kan saflığını korumak için
akraba evliliği yaptığı bilinmektedir.
Ensest yasaklarına giren akrabalık
dereceleri açısından , toplumdan topluma görece de olsa tarihin her döneminde
kurala bağlı olarak karşımıza çıkmaktadır. Aile müessesinin tarihsel gelişimi
içerisinde kan yakınları arasında evliliklerin yaşanmış olması gerektiği Morgan
ve Engels tarafından savunulmuştur.
Engels, en küçük toplumsal örgütlenmenin
iki büyük adımı olarak şunları göstermektedir.
1- Ana-babayla cinsel ilişkinin
yasaklanması,
2- Erkek ve kız kardeşler arasındaki
cinsel ilişkinin yasaklanması
İlk
dönemlerde tek tek olaylara bağlı olarak tartışılan bu kural zaman içerisinde
kural haline gelerek sonunda erkek ve kız kardeşlerin çocuk, torun ve
torun-çocuklar arasındaki evlenmede yasaklanmıştır.
Tarihte kardeşler arasındaki evliliğe en
iyi örnek Mısır Kraliyet ailesidir. Ama Evelyn Reed kanıtların bu konuda
yetersiz olduğunu ve böyle bir şey söylenemeyeceğini iddia etmektedir. Mısır
'da aile ana-aile yapısında bir aileydi. Soy çizgisi, miras ve yerine geçme
hakkı ana soyu çizgisi içerisinde kaldığından ana, onun erkek kardeşi ve
çocuklar soyluluk zincirini oluşturmaktaydı. Kraliçenin kocası soylu
sayılmıyordu, çünkü o, krallık ailesine evlenme yoluyla katılmış bir
yabancıydı. Krallık hem erkek kardeş hem de kocada bulunmasına rağmen kocanın krallığı
sadece evli olduğu sürece geçerliydi. Halktan biri kabul edilen eş evlilik
bitmesi halinde krallıktan da atılıyordu. Buna karşılık erkek kardeş kan
bağından dolayı ömür boyu kral olarak yaşamını sürdürme hakkına sahipti.
Mısır uygarlığını inceleyen bilim adamları
, kraliçenin erkek kardeşini onun kocası olarak görüyor, kraliçe kocasına yer
vermemektedirler. Kardeşler arası evlilik müessesesi soy içindeki kanda
evliliğin var olduğu düşüncesini oluşturan temeldir. Reed evliliğin temelinde
cinsellik olmadan olayın sadece mülkiyet ilişkisi olduğunu bu yüzden bu
ilişkide ensest değerlendirmesi yapılmasının yanlış olacağını söylemektedir.
Eski Yunan Uygarlığında da bu konu çok
konuşulmuş ve gündeme gelmiştir. Bu konudaki en önemli eser Sofokles'in Oidipus
isimli tragedyasıdır. Yunan mitolojisinde Oidipus, Thebes kralı Louis ve
kraliçe Jacosta'nın oğludur. Louis, kahinden oğlunun kendisini öldüreceğini ve
annesiyle evleneceğini öğrenir. Oğlu doğunca topuklarına bir diken batırarak
ölmesi için Citnaeran dağına bırakır. Oidipus sözlük anlamıyla iç ayak
demektir. Fakat çocuğu Korentli bir çoban bulur ve Korent kralı Polybusa
gönderir. Çocukları olmayan Polybus ve eşi Merope Oidipusu evlat edinirler.
Oidipus delikanlılık çağına gelince sokakta bulunmuş bir çocuk olduğunu
öğrenir. Buna inanmayan Oidipus Apollodan ana-babasının kim olduğunu sorar.
Apollo ona kaderinde babasını öldürmek ve annesiyle evlenmek olduğunu söyler.
Oidipus Apollonun Polybus ve Menapeyi kastettiğini sanır. Onları terk eder ve
yolda bir kavgaya tutuşur. Louisa'yı öldürür Louisa gerçek babasıdır. Thebes
şehrine gider. Şehrin bilmecesini çözerek şehri zalim Sphynxten kurtarır.
Mükafat olarak Thebes halkı onu kral ilan eder ve kralın dul karısı Jacosta ile
büyük bir törenle evlenir. Jacostanın Oidipustan 4 çocuğu olur. Günün birinde
Oidipus gerçeği öğrenir. Jacosta kendini asar. Oidipus da babasını öldürmenin
ve annesiyle evlenmenin cezasını kendi elleriyle vererek gözlerini kör eder ve
kızı Antigone ile birlikte şehirden kovulur.
Bunun dışında Yunan mitolojisinde Zeus'un
kardeşi Hera ile evlenmek için babası Uranusu öldürmesinin hikayesi vardır.
Tevratta Kabil ile Habil kendi ikiz kardeşleri ile evlenmişlerdir. Zaten
kainatın ve insanlığın yaratılışçılığının tek bir kaynaktan köken aldığını
açıklamaya çalışan tüm dini inanışlarda ensest ilişkilerin kaçınılmaz olarak
üreyebilmek için var olduğu görülmektedir.
Eski çağlarda özellikle totemlerin
dönemine indiğimizde farklı yaklaşımların olduğunu görmekteyiz. Totemizm olarak
isimlendirilen bu dönemde topluluklarda ana erkil klan topluluklarının ilk
olarak bulunduğu görülmektedir. Anaerkil klan topluluklarında akrabalık
ilişkileri baba erkil topluluklara göre oldukça farklı çizgilerdedir. Anasoyu
ailesinde soy çocuğa anadan geçmektedir. Bu yüzden baba ile çocukların arasında
kan bağı bulunmamaktadır. Çocuklar tamamen anneye aittirler. Bu nedenle baba
ile kız arasındaki cinsel ilişki ya da evlilik totem tabusunu veya eksogami
kuralını bozmamaktadır. Sadece kavimde adam karısının kızıyla yaşadığı için
kınanır ve onay görmez. Burada eleştirilerin babanın anneyle ilişkisine rağmen
annenin kızıyla ilişkiye girmesi ve küçükken onu sevmek ve şefkat gösterme
işlevi olan babanın farklı yaklaşımlarda bulunması nedeniyledir.
Anaerkil bir toplumda totem kurallarının
en katısı kız ve erkek kardeşler arasındaki cinsel ilişkide görülmektedir. Kız
ve erkek kardeşler karşıt cinsten kardeşler arasındaki her türlü ilişkiyi
yasaklayan tabuya uymak zorunluluğunu getirmektedir. Erkek kardeş için kurallar
çok katı ve serttir. Erkek kardeş kız kardeşinin adını ağzına bile alamaz hatta
günlük dilde kız kardeşinin adı bir şeye karşılık geliyorsa onu bile
kullanmamaya özen gösterir. Erkek kardeş ergenliği ulaşır ulaşmaz eğer kız
kardeş hala o evde yaşıyorsa evi terk etmek zorundadır. Sadece eve gelip
karnını doyurmak için yiyecek isteme hakkına sahiptir. Bunun dışında eve
gelebilme hakkı bulunmamaktadır. Ama burada bile eğer kız kardeş evliyse eve
girmesi yasaklanmıştır. Kız kardeşinin evlilik ile ilgili kararlarına karışamaz,
hiçbir söz hakkı yoktur, buna karşın onun evinin ve çocuklarının geçimini ve
yiyeceğini sağlamak görevi erkek kardeşinindir.
Ana soyu klan topluluklarında anne-oğul
arasındaki ilişki en az kardeşler arasındaki ilişki kadar yasaklı ve tabu olarak
karşılanmaktadır. Ama yetişme çağındaki çocukların anneyle olabilecek sevgi ve
şefkate dayalı ilişkilerine hoşgörüyle bakılmakta ve anne-çocuk arasında bir
cinsel ilişki olamayacağına inanılmaktadır. Malinowskinin bu konuda yerliler
üzerine yaptığı gözlem sonuçları ilginçtir. "Yerlilere ensestten söz
açınca tepkiler kardeşler arasındaki ilişkideki gibi çok sert ve duygusal
değildir. Olayın olabilirliği üzerine konuşmalarına rağmen pratikte böyle bir
şeyin olamayacağına inanıyorlar."
Ataerkil aileye geçişte olaylara
yaklaşımda da farklılıkların ortaya çıktığı görülmektedir. Babalığın fizyolojik
gerekliğinin anlaşılması ile doğan ataerkil aile yapısının iki temel kavrama
dayandığı görülmektedir. Bunlar 1- İktidar tutkusu 2- Dölün devamıdır.
Soygeliminin erkek soy çizgisinden
izlenmeye başlaması, tekeşliliğin gelişmesi, mirasla çocukların öncelik
kazanması, kız ve kadınların da mirasçı olabilmesi ile soylar dikkate
alınmaksızın ancak çok yakın kan akrabaları arasındaki evlenmeyi yasaklayan
serbest evliliğe giden aşamaya gelinmiştir.
Bu aile yapısı tek eşli ailedir.
Oluşumunun temelinde özel mülkiyetin bulunduğu Morgan gibi bazı araştırmacılar
tarafından iddia edilmektedir. Morgan, mülkiyetin toplumun organik yapısını
belirlemekte yeterli bir ağırlık ve önem taşıdığını savunmaktadır. Çocuğun
babasının kim olduğunu belirlemenin bu sistemde çok önem kazandığını
görmekteyiz. Çocukların sadece annesinin değil babasının da anlaşılması
çocukların tek soy çizgisinden değil her iki soy çizgisinden tanınmasını
sağlamıştır. Böylelikle de babada anne kadar her şey üzerinde söz sahibi bir
konuma gelmektedir. Bu sistemde de anaerkil sistemden farklı olarak babanın her
türlü cinselliğe yönelik eylemi çocuklar üzerinde ensest kapsamına girmiştir.
Bu model günümüzde de geçerli modeli
oluşturmaktadır. Sosyal açıdan ensest tabu olarak kabul edilmektedir.
ZEUS İLE HERA |
Küçük notlar!!!
Ensest
terimi, birbirleri arasında kan bağı bulunan, çoğu kültürde yasal ya da yasal
olmayan kurallarla cinsel birliktelikleri yasaklanmış olan kişilerin cinsel
ilişkide olma durumunu ifade eder. Ensest toplumsal alanda yasal olarak evlilik
yasağı ile engellenir. Anne-oğul, baba-kız, erkek kardeş-kız kardeş ensest
olarak cinsel ilişkinin yasaklandığı en belirgin kişilerdir. Bu tür ilişkiler
genellikle yasa tarafından engellenmekte, suç sayılmaktadır. Ancak farklı
ülkelerde farklı uygulamaların olduğu, neyin ensest sayılacağı ve
yasaklanacağının değiştiği bilinmektedir. Kimi ülkeler belirli ölçüler koyarak
buna ceza getirirler, kimi ülkelerde ise çeşitli derecelerden akrabalar arası
cinsel ilişkiyi yasaklayan ceza maddeleri yoktur. Ensest, yasal olarak suç
sayılmadığı ülkelerde bile tabudur. Freud, ensesti Oedipus döneminde ortaya
çıkan bir bozukluk olarak açıklamıştır.
ENSEST NEDİR?
Kaynaklarda
ensestin tek ve kesin bir tanımını bulmak mümkün değildir.Bir çok tanımın
olmasına sebep ise; ensest kapsamına girenlerin kimler olduğu ve farklı
travmatik sonuçlarının olmasıdır.Kelimenin Latince aslı incestus olup sıfat
olarak pis, kirlenmiş, temiz olmayan anlamına gelmektedir.
Ayrıca
tanrılar karşısında da ahlaksız, uygunsuz, iffetsiz, suçlu karşılığında da
kullanılmaktadır. İsim olarak; kirlilik, iffetsizlik, uygunsuzluk demektir.
Dilimizde karşılığı olmayan bu kelime Arapçada fücurla karşılanmaktadır.
Osmanlı – Türkçe sözlüğünde fücur; günah, zina olarak karşılık bulmaktadır.Türk
Dil Kurumu sözlüğünde ise; günahın her çeşidi olarak ifade edilmektedir.
Bugün bu
terim toplumumuzda “evlenmeleri; ahlakça, hukukça ve dince yasaklanmış (nikah
düşmeyen) yakın akraba olan kadın ile erkeğin cinsel ilişkide bulunmaları”
anlamında kullanılmaktadır.
Amerikan
Sağlık Eğitim ve Koruma Bölümü'nün 1980'deki tanımına göre; ensest aile içinde
ana-baba figürüne, gücüne ve otoritesine sahip kişilerin çocuğunu cinsel
anlamda istismar etmesi olarak kabul edilmiştir. Son çalışmalarda üzerinde
birleşilen tanıma göre ensest; birbiriyle evli olanlar dışındaki aile üyeleri
arasında sözlü,sözsüz, fiziksel, görsel her türlü erotik davranışlara verilen
addır.
Bagley
ensest tanımını '’ Antropolojik veya sosyo-biyolojik anlamda yakın ilişkisi
bulunan kişiler arasında kural ve tabulara aykırı olarak gerçekleşen
hamileliğin ve alternatif ailenin oluştuğu ilişkidir. '’ şeklinde yapmıştır.
Gianeretto ise ensesti "Ana-baba ile çocuklar veya
kardeşler arasında çekirdek ailede meydana gelen cinsel ilişkidir ."
şeklinde tanımlamıştır.
Ensest eşler
dışında aile bireylerinden birinin cinsel doyum amacıyla ailenin diğer bir
üyesi ile cinsel temasa kadar giden ilişkilerde bulunması demektir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)