Translate

30 Eylül 2013 Pazartesi

KISA NOT

Yapılan araştırmalara göre, en çok istismara uğrayanlar 0-5 yaş çocuklardır. Bu yas çocukların en tipik özelliklerinden birisi olayı anlatma yeteneklerinin kısıtlı olusudur. Daha büyük yaslarda ise çocuğa karsı korkutma ve sindirme yolu kullanılmaktadır. Ayrıca, ailesinden başka sığınacak yeri olmayan bu çocukların sessiz kalma yolunu seçmeleri ve çoğu kez olayları bilinç altına iterek unutmaya çalışmaları bir diğer sorunu ortaya çıkarmaktadır. istismara uğrayan çocuklar ileride erişkin haline geldiklerinde, yeni cinsel deneyimlerle yeniden bu bilinç altına itilen olayları yasamak veya çeşitli yansıtmalara baş vurmak zorunda kalmaktadırlar. Cinsel istismara maruz kalmanın erken ve geç dönemlerde, çocuklarda fiziksel hasarın yanı sıra özsaygı eksikliği, utangaçlık ve suçluluk duygusu, intihar düşüncesi, olumsuz sosyal davranışlar, güven eksikliği, depresyon, karsı cinsten korkma, uykusuzluk, anksiyete, cinsel isteksizlik, seksüel bozukluklar ve psikoseksüel hasarlar oluşmaktadır.

25 Eylül 2013 Çarşamba

Çocuk İzleme Merkezi


Mağdur çocukların ifade çilesi bitiyor çocuk izleme merkezi geliyor


Sistem nasıl işleyecek?

Mağdur çocukların yeni bir istismarını engelleyecek Çocuk İzleme Merkezi şöyle çılışacak:
- İstismardan haberdar edilen kolluk kuvvetleri 'Çocuk İzlem Merkezi'nde görev yapan Cumhuriyet Savcısı'na haber verecek. Kolluk kuvvetlerinin bu iş için özel eğitim almış sivil personeli, çocuğu bulunduğu yerden 'sivil bir araçla' alarak merkeze getirecek.

- Merkezde görev yapan Adli Tıp uzmanı, çocuk psikiyatristi ve çocuk hekimi tarafından çocuk muayene edilecek. Vücudun tümü (cinsel organlar dahil olmak üzere) detaylı muayeneden geçirildikten sonra fiziki bulgular 'video kamera ile görüntülü' olarak kaydedilecek.

- Çocuğun ifadesi(adli görüşme), alanında uzman personel tarafından 'özel camlı' bir odada, ses ve görüntü kaydı yapılarak alınacak. İfade odasında bulunan aynalı camın arkasında Cumhuriyet savcısı, kolluk kuvveti, avukat, Adli Tıp uzmanı ve psikiyatrist bulunacak ve ifadeyi izleyecek. Sosyal hizmet uzmanı veya psikolog olan adli görüşmeci, konu hakkında sorular yöneltecek. Aynalı camın ardından bulunan savcı ise gerekli gördüğü takdirde kulaklık aracılığıyla adli görüşmeciyle irtibata geçecek ve istediği soruları iletecek. Adli görüşmeci de çocuğun ruh haline uygun şekilde bu soruları yöneltecek. Çocuğa uygun tedavi ve hizmet modeli belirlenene kadar barınma, beslenme, giyim, sağlık ve güvenlik gereksinimleri karşılanacak. (Yeni Asır)

23 Eylül 2013 Pazartesi

Aile ilişkileri

Batı Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinde yapılan farklı çalışmalara göre, ensestin yaşandığı ailelerde ensestin yaşanmadığı ailelerden farklı olarak, yaşa ve cinsiyete bağlı aile içi yakınlık kuralları sınırlar açısından bozulmuştur. Bu bakış açısını savunanlardan Briere ve Eliot aile patolojisinin enseste sebep olmadığını, aksine ensest yaşantısının ailede patolojiye neden olduğunu ileri sürerler. Ensest yaşanan ailede annelerin çoğu eşleri tarafından dövülen, aşağılanan, baskı gören kişilerdir. Ensestin yaşandığı ailelerde babanın zorbalığı ve babalık gücü çok baskındır. Dikkat çekici olan bir nokta, toplumlarda genellikle ensest yaşayan çocuk/genç ya da annenin suçlanmasıdır . Suçlamalara göre çocuk/genç ensesti davet eder, kışkırtır, hemen söylemediği için yalan söylüyordur ya da kendi istiyordur. Aynı zamanda anneler; olayı anlayamadığı , durduramadığı, eşinin cinsel isteklerine yeterince cevap vermediği, çalıştığı için çocukları evi ihmal ettiği gibi gerekçelerle suçlanmaktadır. Adeta sorumluluk enseste başvuran kişide değil, diğerlerindedir.

Bütün bu ailelerin ortak özelliği ensest ilişkisinin dışında geleneksel kültür normlarına uymalarıdır. Lusting ensest saldırganı babaların, toplum gözünde ataerkil sosyal rollerini oynamaya özen gösterdiğini bildirmiştir.
Evde ensest yaşantısı varsa bunun tek çocukla sınırlı kalmayıp sırasıyla evdeki bütün çocukların aynı kişi tarafından cinsel istismara uğradığı sıklıkla görülmektedir. Sezgin'in çalışmasına göre mağdurların %50'sinin ailelerinde, kendilerinden başka kişiler de cinsel istismar mağduru olmuştur. Diğer mağdur %41 oranında, evdeki abla ya da kardeş olarak bildirilmiştir.

20 Eylül 2013 Cuma

NOT


Eski hukuklarda sert bir şekilde cezalandırılan ensestin 18. yüzyıldan itibaren cezalandırılmasının yerinde olup olmadığı tartışılmaya başlanmıştır. Günümüzde bu konuda net bir ortak tavır bulunmamakta, enseste ilişkin düzenlemeler kimi ceza kanunlarında hiç yer almamış, bir başka grup ceza kanununda ise ensest, ırza geçme suçlarının özel ağırlaştırıcı sebebi olarak düzenlenmiştir. Danimarka, İ sveç, Norveç, ABD’nin 50 eyaleti, İngiltere ve Alman ceza kanunlarında ensest ayrı bir suç tipi olarak düzenlenmiştir. Bu suçu cezalandıran ülkeler arasında en yüksek ceza 20 yılla ABD’nin New Hampshire eyaletindedir. Diger ülkelerde ise 10 yıl civarında bir ceza öngörülmektedir.
 Fransa, Belçika ve Türk ceza kanunlarında ise ensest suç olarak düzenlenmemiştir. İtalya ceza kanununda ise ensest ancak genel bir rezalete yol açıyorsa suç olarak kabul edilmektedir.

16 Eylül 2013 Pazartesi

Saldırı şekli

Cinsel saldırı şekli dokunma, okşama ve öpmeden, tecavüze kadar değişmektedir. Klinik olmayan örneklerde anal, oral, vajinal penetrasyon oranı %20-40 arasındadır.
Bazı çalışmalarda oral, anal, vajinal saldırı oranı klinik olmayan örneklerde %20-49 olarak bildirilmiştir. Yasal başvuru örneklerinde bu oran %60'ın üzerine çıkmaktadır. Bu durum anal, oral, vajinal penetrasyonun olmadığı ensest saldırılarının daha çok gizli kaldığını düşündürmektedir.
İstismar süresi uzadıkça istismarın biçimi de değişmeye başlar, saldırgan cinsel yakınlığını derece derece artırır. Klinik örneklerin %75'inde ve klinik olmayan örneklerin yarısından fazlasında çocuğun bir kereden fazla istismar edildiği görülmektedir.

14 Eylül 2013 Cumartesi

1 hafta içinde 2. güncel ensest haberi!

Öz kızlarına tecavüz ettiler

Antalya'da öz kızlarına silah zoruyla tecavüz eden anne babaya 70'er yıl hapis cezası verildi.

ANTALYA’da öz kızları 15 yaşındaki H.Ö. ile 16 yaşındaki B.Ö. ve kızlarının sınıf arkadaşı 16 yaşındaki E.E. ve zihinsel engelli 14 yaşındaki Ç.K.’ye silah tehdidiyle tecavüz edip, grup seks yaptıkları suçlamasıyla tutuklu yargılanan 39 yaşındaki A.Ö. 70 yıl 10 ay, eşi 34 yaşındaki Z.Ö. de 70 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Erzincan’dan 7 yıl önce gelerek Antalya’ya yerleşen ve belediyeye temizlik hizmeti veren taşeron firmada çalışan A.Ö. ile eşi Z.Ö., geçen 24 Kasım’da öz kızları B.Ö. ve H.Ö. ile kızlarının sınıf arkadaşı E.E. ve zihinsel engelli Ç.K.’ya tecavüz edip grup seks yaptıkları iddiasıyla tutuklandı. 'Sapıklık derecesinde şehvet düşkünü' oldukları mahkeme kararlarına giren anne ve babalarının tutuklanmasının ardından cinsel istismara uğrayan B.Ö. ve H.Ö. ile birlikte iki küçük erkek kardeşi de sosyal hizmetler yurtlarına yerleştirildi.

'İHBAR ETMEDİĞİME PİŞMANIM'

Antalya 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın son duruşmasında mahkeme başkanı Faris Özsoy, önce baba A.Ö.’ye son sözlerini sordu. A.Ö., "Etkin pişmanım" derken, anne Z.Ö. ise, "Bu adamla evlendiğime ve öldürmesinden korkup ihbar edemediğim için pişmanım" dedi. Kısa bir aranın ardından mahkeme başkanı kararı açıkladı.

A.Ö.’ye öncelikle ruhsatsız tabanca bulundurmak suçundan 10 ay hapis ve 500 lira para cezası verildi. A.Ö. ve Z.Ö., kızları B.Ö. ve H.Ö.’ye cinsel istismarda bulundukları için her biri için 15’er yıl 10’ar ay, silahla tehdit ederek E.E.’ye cinsel istismarda bulundukları için 19 yıl 7’şer ay, Ç.K.’ya cinsel istismarda bulundukları için 18 yıl 9’ar ay hapis cezasına mahkum edildi. Toplamda Z.Ö. 70 yıl, eşi A.Ö.’ye ise 70 yıl 10 ay hapis cezası verildi. Kararın açıklanmasından sonra A.Ö. şaşkınlıktan hiçbir şey söyleyemezken, Z.Ö. gözyaşlarını tutamadı.

OLAY NASIL ORTAYA ÇIKTI?

E.E.’nin ailesinin şikayeti üzerine başlatılan soruşturmada A.Ö. ve Z.Ö. çiftinin, kendi öz kızları da dahil olmak üzere grup seks yaptıkları belirlendi. Sanıkların kızlarından B.Ö. ilk ifadesinde, "Babam annemi sık sık dövüyordu. Bir gün annem ve kardeşim evde yokken başıma tabancasını dayadı ve arkama geçip, bana tecavüz etti" dedi.

Babasının daha sonraki günlerde de 'Bu evde üç harfliler var. Sizde cin var' diyerek kurşun döküp yine tecavüz ettiğini anlatan B.Ö., şöyle devam etti:
"Kardeşim H.Ö.’ye de aynısını yapmış. Durumu anneme anlattı. Annem babamla birlikte beni odaya sokup, giysilerimi çıkarttı. Annem bana bekaret kontrolü yapmak istediğini söyledi ve ...''

B.Ö., sınıf arkadaşı olan ve yaz tatilinde aynı işyerinde çalıştıkları arkadaşı E.E.’nin kendi evlerinde kaldığını, bu süre içerisinde babasının E.E.’ye de tecavüz ettiğini anlattı. B.Ö., babasının zaman zaman tecavüzüne mağdur kaldıklarını, bu sıralarda babasının tabancasını kafalarına dayayarak, 'Size cin girdi' diyerek tecavüzüne devam ettiğini, eve gelen arkadaşı E.E.’ye tecavüz etmek istediğinde karşı çıktıklarını, ancak bu kez babasının tüm çocukları toplayıp, başlarına tabanca dayayarak, tehditlerini sürdürdüğünü öne sürdü.

'SENDE CİN VAR'

B.Ö., kardeşi H.Ö.’nün arkadaşı olan zihinsel engelli Ç.K.’nın da zaman zaman evlerine geldiğini anlatarak, "Ç.K. da bir ara bizim evde kaldı. Bir akşam biz camiye gitmiştik. Döndüğümüzde, babamın Ç.K.’ya tecavüz ettiğini anladık. Ç.K. durumu annesine anlatmış olmalı ki bir daha bize gelmedi" diye konuştu.

E.E. ise ifadesinde şöyle dedi:

"A.Ö. bana ’Sende cin var. Biriyle ilişkiye girmelisin, yoksa ölürsün’ dedi. O kadar korkuyordum ki anlatamam. Karısı da bana cinler musallat olan bir kızı anlatıyor. O kızın iyi bir karı- koca ile tanışıp, o adamla kadının kızla evlenip kurtardıklarını filan anlatıyordu. Sonra beni istemiyor görünüyordu. Kocası benimle birlikte olmak istediğinde bana ’Birlikte ol, yoksa seni öldürür’ diyordu. Yani ne yaptığını anlamıyordum. Bir gün A.Ö. tabancasını kafama dayayıp benimle birlikte oldu. Evden kaçtım, yolu bulamayıp döndüğümde karı-koca beni dövdüler. A.Ö., karısı ve ben zaman zaman aynı yatakta birlikte oluyorduk."

12 Eylül 2013 Perşembe

GERÇEK BOYUTLARI SAPTANAMIYOR ÇÜNKÜ…

Raporda, “Aile içi ahlaki bir sorun olarak da tanımlanan ensest olayları ve mağdurlar, ailedeki diğer bireyler tarafından saklanmaktadırlar. Ailede çocuğun sağlık durumuna ilişkin önlemlerin alınması öncelikli olarak yapılması gereken müdahale iken aile bireyleri tarafından sorunun ahlaki boyutu daha fazla önemsenebilmektedir. Bu nedenle de çocuğun aile içinde her türlü cinsel istismarı olarak tanımlanan ensest sorununun gerçek boyutlarını saptayabilmek oldukça zor” deniliyor.

Bir psikolog, mağduru saran çemberi şöyle tarif ediyor:

Ensest saldırganının çocuğun güvendiği bir yakını olması ve olayın genellikle çocuğun kendini güvende hissetmesi beklenen evinde -hatta kendi yatağında- yaşanması, mağdurun istismarı ifade etmesini zorlaştıran bir durumdur. Mağdurun bu çemberden çıkması için kendisini güvende hissedeceği başka ilişkilere ya da ortamlara ihtiyacı vardır. Mağdur çocuğun kendisi, yakınları, danıştığı/karşılaştığı uzmanlar, ensestle mücadele ederken çeşitli sorunlar yaşarlar. Bu nedenle de ensest fark edildiği anda açığa çıkarılabilen ve gerekli önlemler alınabilen bir problem değildir.

NAMUS BASKISI ENSESTİ GİZLİYOR

Namus anlayışının neden olduğu toplumsal baskı, ensestin açığa çıkışını her aşamada engelliyor. Mağdurun yaşamış olduğu taciz ve tecavüz, ailesi tarafından ‘namus’ meselesi haline getirildiğinde yaşadığı mağduriyete rağmen çocuk suçlanabiliyor.

Toplumun gözünde de ensest, cinsel saldırının ötesinde mağdur ve ailesinin namusunun kirlenmesi olarak algılanıyor. Saldırganlar da olayın açığa çıkmasını önlemek için toplumun namus anlayışı içinde gizlenme yoluna giderek bekâreti bozma, gebe bırakma gibi durumlardan kaçınmaya çalışıyorlar.

(Psikolog)

“…bir kadın gelmişti bana; herhalde 67 yaşlarında falan… Geldi ve ben odaya alıp da ‘Hoşgeldiniz’ bile diyemeden bana dedi ki ‘Benim dayım öldü, annem öldü, ben artık bunu açıklayabilirim: Benim dayım çocukken beni yıllarca taciz etti ve ben hep bu yükü üstümde taşıdım, ama bunu hiç anlatamadım çünkü bundan üzülecek kişiler hayattaydı. Artık öldüler ve ben bunu anlatmak için size geldim.”

10 Eylül 2013 Salı

Baba istismarı gerdek gecesi ortaya çıktı!!!!!



SAMSUN’un Vezörköprü ilçesinde yeni evlenen 18 yaşındaki E.B. gerdek gecesi bakire çıkmayınca babası 42 yaşındaki O.B.’nin kendisine tecavüz ettiğini söyledi. İki eşinden 9 çocuğu bulunan O.B. tutuklanırken, E.B. kadın sığınma evine yerleştirildi.Olay ilçenin Adatepe köyünde 4 gün önce meydana geldi. E.B. akrabası olan 21 yaşındaki H.B ile evlendi. Düğün gecesi eşiyle ibirlikte olan H.B., genç kızın bakire olmadığını anlayınca doktora götürmek istedi. Ancak, E.B. bunu kabul etmedi. Eşinin sıkıştırması üzerine E.B., yaklaşık 1.5 yıl önce öz babası 42 yaşındaki O.B.’nin kendisine tecavüz ettiğini söyledi. E.B. ve H.B. birlikte jandarmaya giderek şikayetçi oldu. Gözaltına alınan biri resmi nikahlı iki eşi bulanan 9 çocuklu O.B., kızının kendisine iftira attığını öne sürerek "Neden yaptı bilmiyorum. İnsan kızına böyle bir şey yapmaz" dedi. Nöbetçi mahkemeye çıkarılan O.B., tutuklanarak cezaevine gönderildi. E.B. ise, kadın sığınma evine yerleştirildi.

9 Eylül 2013 Pazartesi

Cinsel suçlara modern hadım

Başbakan Erdoğan’ın cinsel suçlara verilen cezaların artırılması talimatının ardından yasa tasarısı hazırlandı. Çocuklara cinsel saldırıda bulunan pedofillere, cezai yaptırımın yanı sıra ‘modern hadım’ denilen kimyasal kastrasyonun önü açıldı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı yerine getirildi. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ve AB Bakanı Egemen Bağış’ın ortak çalışmasıyla Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ başkanlığında cinsel suçlara yönelik cezaları atıran 10 maddelik bir yasa tasarısı hazırlandı. ‘Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’ Başbakan’a yapılacak sunumun ardından Bakanlar Kurulu’na sevk edilecek. Tasarının, Ekim ayında parlamentoya sevk edilmesi ve öncelikli olarak yasalaştırılması kararlaştırıldı. Tasarıda, TCK’nın 105. Maddesi’ne yapılan eklemeyle isim verilmeden cinsel hormanların, isteğin ve fonksiyonların devre dışı bırakılması anlamına gelen kimyasal hadımın önü açıldı.

 4 SEÇENEKLİ 2’NCİ YAPTIRIM


 Taciz suçunun çocuğa karşı işlenmesi halinde davaya bakan mahkeme, cezai yaptırımın yanı sıra şu dört seçenekli ikinci bir yaptırıma da karar verebilecek:
- Tıbbi tedaviye tabi tutulabilecekler. (Kimyasal müdahaleyle cinsel fonksiyonların devre dışı bırakılması.)
- Tedavi programlarına katılmakla yükümlü kılınabilirler.
- Suçlu olan kişi, çocuk mağdurunun oturduğu bölgeden başka bir yerde ikamet etmekle yükümlü kılınabilecek.
- Çocuklarla bir arada olmayı gerektiren ortamda çalışmaktan yasaklanabilecekler. (Okul, kreş gibi.)

‘ENSEST’ TCK’DA İLK KEZ!


 Tasarıda, yer alan diğer maddeler ise özetle şöyle:
- Çocuklarını zorla ya da tehditle evlendiren ailelere veya sevdikleri kişiyle onun rızası dışında evlenmek isteyenlere 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilmesi öngörüldü.
- Cinsel saldırı, yılbaşı, maç, konser ve miting gibi insanların bir arada toplu bulunmasından kaynaklanan mekanlarda gerçekleşmesi halinde TCK’nın 102’nci Maddesi’nde verilen cezalar yarı oranda artırılacak.
- TCK’ya ilk kez ensest tanımı girdi. Birinci derece kan bağıyla bağlı olan kişilere yönelik taciz, ‘ensest suç’ kapsamına alındı. Bu suçlara 102. Madde’de verilen cezalar, iki kat artırılarak uygulanacak.
- Mağdurun ‘ruh sağlığı’yla ilgili rapor alınması uygulaması kaldırılacak.

DÜNYADA BU CEZA NASIL UYGULANIYOR?

 Çek Cumhuriyeti’nde pedofili suçlularına cerrahi kastrasyon cezası veriliyor. Yani ameliyatla testisler çıkarılıyor. ABD’nin bazı eyaletlerinde pedofili suçluları idam edilirken, bazı eyaletlerde suçluya iki seçenek sunuluyor; hadım cezası ya da 20 yıl hapis cezası. Bazı ülkelerse cezalandırmak için pedofili hastasının ikinci bir suç işlemesini bekliyor. Türkiye’nin ise yasa tasarısına göre Almanya örneğini benimsediği anlaşılıyor. AK Parti İstanbul Milletvekili Alev Dedegil, Almanya’da hadımın tıbbi ve psikolojik tedaviyi kapsadığını söylemişti.

http://gundem.milliyet.com.tr/cinsel-suclara-modern-hadim/gundem/detay/1745430/default.htm

4 Eylül 2013 Çarşamba

2005 yılında çıkan çocuk koruma kanununa göre ;

2005 yılında çıkan Çocuk Koruma Kanunu, çocukların suça ilişkin soruşturmada bir kez dinlenmesini ve bu sırada bir avukatın ve çoğunlukla psikolojik danışmanlık ve rehberlik, psikoloji, sosyal hizmet alanlarında eğitim veren kurumlardan mezun bir uzmanın gözetiminde ifadelerinin alınmasını zorunlu kılınmıştır. İfadenin görüntü ve ses kaydının alınması zorunluluğuyla, çocuğun tekrar tekrar ifadesinin alınarak yıpranmasını engellemek hedeflenmiştir.

1 Eylül 2013 Pazar

Ensestin açığa çıkmasının ardından yaşanan sorunlar

Görüştüğümüz uzmanların büyük bir bölümü mahkeme öncesi ve mahkeme sırasında mağdurun çok fazla yıprandığını dile getirmiştir. Çocuğun başvuru yaptığı birime göre izlenen uygulamalarda farklılıklar görülebilmekte ve defalarca ifadesi alınabilmektedir.
     Bu süreçte belki 20 kez anlatmak zorunda kalıyor. Buna da ikincil istismar diyoruz biz, kurumsal istismar diyoruz. Çünkü çocuğun istismarını anlattırarak biz onu defalarca istismar ediyoruz. İşte öğretmenine anlattıysa, öğretmen bir de müdüre anlattırıyor, sonra bir de polise anlatıyor, bir de adli tıptaki doktora anlatıyor, o başka bir doktora gönderdiğinde o doktora anlatıyor, savcı bir daha çağırıyor ona anlatıyor, bir koruma merkezine giderse işte orada psikoloğa anlatıyor, sosyal hizmet uzmanına anlatıyor, sosyal hizmetler tekrar inceleme yapmak, korumaya almak için anlattırıyorlar. Dava açılıyor, mahkemede bir daha anlat diyorlar. Çocuk bunu defalarca anlatmak zorunda kalıyor. 
Şimdi bu çok kötü bir sistem olduğu için 2005'teki kanuna bizim de çok savunucusu olduğumuz bir hüküm girdi. Özellikle mağdur çocuklar soruşturmada bir kez dinlenir ve bu dinleme sırasında sesli ve görüntülü kayıt alınır diye. Bununla video kaydı yapılacak çocuğun ve duruşmada da bu kayıt izlenecek ve çocuk bir daha dinlenmeyecek diye Çocuğun değişik yerlerde olayı defalarca anlatmak zorunda kalması onun daha fazla örselenmesine neden olmaktadır. Görüştüğümüz psikiyatr tekrar ifade almanın çocuk üzerinde bıraktığı olumsuz etkileri şu sözlerle anlatmıştır:
     Ben görüşüyorum, ardından adli tıpçı görüşüyor, ardından kadın doğumcu, çocuk şube ve sürekli aynı şeyler çocuğa soruluyor. İstismar olmasa bile o çocukta zihin kirlenmesi dediğimiz bir kavram var, o ortaya çıkıyor. Olmayan istismarı bile söyleyecek duruma gelebilir, eğer bir çocuk tekrar tekrar sorgulanırsa. İstismar olduysa hele çocuğu tekrar tekrar sorgularsanız travmatizasyonunu artırırsınız. Bütün bu sorgulamalardan sonra bir de mahkemede ifade veriyor. Yapılan çalışmalarda bir çocuk, görüşmeye gelmeden önce yaklaşık 13-14 defa aynı öyküyü anlatmış oluyor.”