Çocukların
mağduriyetinin ortaya çıkarılmasının önünde iç içe geçen ve birbirini güçlendiren
engeller bulunmaktadır. Bu engelleri araştırma bulgularından yararlanarak aşağıdaki
başlıklarda topladık.
• Normalleştirme
Çocuk
yaşadığı şeyden rahatsız da olsa yaşadıklarının yanlışlığını bilemeyecek ve bunu ifade
edemeyecek kadar küçük bir yaşta olabilir. Erken yaşta başlayan taciz ve
tecavüz çocuğun
babayla, ağabeyle, dedeyle normalde yaşanan ilişkinin böyle olduğunu zannedecek bir algı
oluşturmasına neden olabilir. Babası tarafından taciz edilen 8 yaşındaki erkek çocuğunun
görüştüğümüz uzmana aktarmış olduğu ifadeler, çocuğun yaşadığını nasıl normalleştirdiğini
göstermesi açısından çok aydınlatıcıdır: “...ne
yapıyorsunuz, nasıl oyun oynuyorsunuz babanla birlikteyken? dedim. Babam
beni gıdıklıyor, dedi. Önce dedi, soyunuyoruz, sonra o beni gıdıklıyor, ben onu
gıdıklıyorum. Sonra ben yüz üstü yatıyorum, sonra babam beni koltuk
altımdan gıdıklıyor, dedi. Peki dedim poponu da gıdıklıyor mu? Oha! dedi. Peki,
sonra ne yapıyorsunuz, dedim. 'popoma pipisini sokuyor' dedi.” (Adli tıp uzmanı) Çocuğun
güvenli ve güvensiz dokunuş algıları bozulmuş, babanın saldırı davranışı normalleştirilmiştir.
Bu durum ensestin açığa çıkmasını geciktirmekte ya da engellemektedir.
•Çocuğun
kendisini olayın suçlusu olarak görmesi
Olayın
mağdur çocuk tarafından ifade edilememesinin önemli bir nedeni çocuğun kendisini
suçlaması, bu durumun sadece kendisinin başına geldiğini sanması ve bu sorun
karşısında kendisini yalnız ve çaresiz hissetmesidir. Mağdurların kendilerini
suç ortağı olarak görmeleri,
olayı ifade ettiklerinde ise taciz eden kişinin başına gelecekler için
kendilerini suçlu
hissetmeleri, çoğu kez onların olayı açığa çıkarmasına engel olmaktadır.
•Taciz edenin
uyguladığı baskı ve tehdit
Taciz edenin
nasıl bir baskı yöntemi sürdürdüğü, tehditkâr mı, duygu sömürüsüne ya da sırdaşlık
üzerine mi kurulmuş bir taciz yolunu kullandığı mağdurun ve saldırganın kişilik özellikleriyle
ilgilidir. Saldırganların mağdurları, diğer yakınlarına özellikle de annelerine
ve kardeşlerine
zarar vermekle tehdit ettikleri görüştüğümüz kişilerce aktarılmıştır.
Saldırganlar mağdurun
sessizliğini korumak için her yolu deneyebiliyor. Örneğin bir babanın, taciz ve tecavüzünün
ortaya çıkmaması için ne gibi yolları denediği şöyle aktarılmıştır:
...kız evli,
boşanıyor, ailesinin yanına sığınıyor evliyken. Evlenip ayrılmış ama resmi
nikâhı yok. Baba evine döndüğü zaman baba işte kızına silah zoruyla bir sefer
tecavüz ediyor ve eğer söylersen anneni de öldürürüm, seni de öldürürüm
şeklinde baskı altına alıyor... sürekli sözlü, bakış filan, işte gel seninle dışarda
konuşalım, evlilik üzerine konuşalım, bundan sonraki hayatın üzerine konuşalım
şeklinde zorla dışarı çıkarıyor…” (Psikolog) Halasını
başka bir kentteki evinde ziyaret ettiği sırada, halasının kocası tarafından tecavüze
uğrayan lise öğrencisi bir kız çocuğu saldırgan tarafından olayı açığa
çıkardığı takdirde
öldürülmekle tehdit edilmektedir. Ancak mağdurun üzerindeki bu tehdidin yanı
sıra güçlü bir
toplumsal baskı vardır. Mağdur saldırıdan bir başkasına bahsetmesi durumunda halasının
“yuvasının yıkılmasına” neden olmaktan çekinmektir. Ne türden şiddet yaşanırsa yaşansın
evliliğin sürdürülmesi yönündeki toplumsal baskı, bu örnekteki gibi, bazı
durumlarda
diğer baskı türlerinin önüne geçebilmektedir.
•Saldırganın
otoritesi
Saldırganların
ailede sahip oldukları otorite de ensestin uzun süre ortaya çıkmamasının nedenlerinden
biridir. Bu ailelerde diğer şiddet biçimlerine de rastlanabilmektedir. “Mesela bu
evlerde şiddet oluyor çoğunlukla. ...bu adamlar evin içinde çok fazla
güç sahibi oluyor, bu insanlar aileyi izole ediyor. Bunlar hem eşlerini hem
çocuklarını son derece kontrol eden insanlar. Yani nereye gitti hepsini adım adım
izliyorlar. Daha kontrolcü, daha baskıcı, fiziksel ya da ekonomik ya da psikolojik
şiddet bu ailelerde bu kişi tarafından sıklıkla görülüyor...”(Psikolog)
•Çocukların
yetiştiriliş biçimi ve eğitim sistemi
Öte yanda,
çocuğa birey olarak bakılmadığı, aileniin malı olarak kabul edildiği, çocukların
büyüklerine koşulsuz saygı ve itaat kabulüyle yetiştirildiği yaklaşımların
hâkim olduğu
ortamlarda çocuğun istismarı ifade etmesi zorlaşmaktadır. Yaşamın diğer
alanlarında da gördüğü
kötü muamelelere hayır dememek üzere yetiştirilen çocukların sessizliklerini
daha uzun süre
koruması olasıdır. Eğitim
sistemi de bu durumu pekiştirmektedir, çünkü orada da yapı, çocuğa kendini ifade etmesi
ve bedenini koruması için yapması gerekenleri öğretmek amacıyla kurulmamıştır.
Bu da çocuğun hem ailede hem okulda istismar olaylarını aktarmasını zorlaştıran
bir nedendir. Rehberlik uzmanı bir öğretmen bunu aşağıdaki şekilde ifade etmektedir: “Bizim
eğitim programlarımızda matematiği iyi öğretebiliyoruz, fen bilgisini
işte, coğrafyayı belki iyi öğretiyoruz ama yaşama hazırlama konusunda çok büyük
eksiklik var. Çocuğun kendisini ifade etmesi, kendisi bir zarara
uğradığı
zaman nasıl tepki koyacağı, nerelerden yardım alacağı, bunlar yok...