Translate

30 Temmuz 2013 Salı

ÇOCUĞUN ANLATMAMA NEDENLERİ


Çocukların mağduriyetinin ortaya çıkarılmasının önünde iç içe geçen ve birbirini güçlendiren engeller bulunmaktadır. Bu engelleri araştırma bulgularından yararlanarak aşağıdaki başlıklarda topladık.

• Normalleştirme
Çocuk yaşadığı şeyden rahatsız da olsa yaşadıklarının yanlışlığını bilemeyecek ve bunu ifade edemeyecek kadar küçük bir yaşta olabilir. Erken yaşta başlayan taciz ve tecavüz çocuğun babayla, ağabeyle, dedeyle normalde yaşanan ilişkinin böyle olduğunu zannedecek bir algı oluşturmasına neden olabilir. Babası tarafından taciz edilen 8 yaşındaki erkek çocuğunun görüştüğümüz uzmana aktarmış olduğu ifadeler, çocuğun yaşadığını nasıl normalleştirdiğini göstermesi açısından çok aydınlatıcıdır: “...ne yapıyorsunuz, nasıl oyun oynuyorsunuz babanla birlikteyken? dedim. Babam beni gıdıklıyor, dedi. Önce dedi, soyunuyoruz, sonra o beni gıdıklıyor, ben onu gıdıklıyorum. Sonra ben yüz üstü yatıyorum, sonra babam beni koltuk altımdan gıdıklıyor, dedi. Peki dedim poponu da gıdıklıyor mu? Oha! dedi. Peki, sonra ne yapıyorsunuz, dedim. 'popoma pipisini sokuyor' dedi.” (Adli tıp uzmanı) Çocuğun güvenli ve güvensiz dokunuş algıları bozulmuş, babanın saldırı davranışı normalleştirilmiştir. Bu durum ensestin açığa çıkmasını geciktirmekte ya da engellemektedir.

•Çocuğun kendisini olayın suçlusu olarak görmesi
Olayın mağdur çocuk tarafından ifade edilememesinin önemli bir nedeni çocuğun kendisini suçlaması, bu durumun sadece kendisinin başına geldiğini sanması ve bu sorun karşısında kendisini yalnız ve çaresiz hissetmesidir. Mağdurların kendilerini suç ortağı olarak görmeleri, olayı ifade ettiklerinde ise taciz eden kişinin başına gelecekler için kendilerini suçlu hissetmeleri, çoğu kez onların olayı açığa çıkarmasına engel olmaktadır.

•Taciz edenin uyguladığı baskı ve tehdit
Taciz edenin nasıl bir baskı yöntemi sürdürdüğü, tehditkâr mı, duygu sömürüsüne ya da sırdaşlık üzerine mi kurulmuş bir taciz yolunu kullandığı mağdurun ve saldırganın kişilik özellikleriyle ilgilidir. Saldırganların mağdurları, diğer yakınlarına özellikle de annelerine ve kardeşlerine zarar vermekle tehdit ettikleri görüştüğümüz kişilerce aktarılmıştır. Saldırganlar mağdurun sessizliğini korumak için her yolu deneyebiliyor. Örneğin bir babanın, taciz ve tecavüzünün ortaya çıkmaması için ne gibi yolları denediği şöyle aktarılmıştır:
...kız evli, boşanıyor, ailesinin yanına sığınıyor evliyken. Evlenip ayrılmış ama resmi nikâhı yok. Baba evine döndüğü zaman baba işte kızına silah zoruyla bir sefer tecavüz ediyor ve eğer söylersen anneni de öldürürüm, seni de öldürürüm şeklinde baskı altına alıyor... sürekli sözlü, bakış filan, işte gel seninle dışarda konuşalım, evlilik üzerine konuşalım, bundan sonraki hayatın üzerine konuşalım şeklinde zorla dışarı çıkarıyor…” (Psikolog) Halasını başka bir kentteki evinde ziyaret ettiği sırada, halasının kocası tarafından tecavüze uğrayan lise öğrencisi bir kız çocuğu saldırgan tarafından olayı açığa çıkardığı takdirde öldürülmekle tehdit edilmektedir. Ancak mağdurun üzerindeki bu tehdidin yanı sıra güçlü bir toplumsal baskı vardır. Mağdur saldırıdan bir başkasına bahsetmesi durumunda halasının “yuvasının yıkılmasına” neden olmaktan çekinmektir. Ne türden şiddet yaşanırsa yaşansın evliliğin sürdürülmesi yönündeki toplumsal baskı, bu örnekteki gibi, bazı
durumlarda diğer baskı türlerinin önüne geçebilmektedir.

•Saldırganın otoritesi
Saldırganların ailede sahip oldukları otorite de ensestin uzun süre ortaya çıkmamasının nedenlerinden biridir. Bu ailelerde diğer şiddet biçimlerine de rastlanabilmektedir. “Mesela bu evlerde şiddet oluyor çoğunlukla. ...bu adamlar evin içinde çok fazla güç sahibi oluyor, bu insanlar aileyi izole ediyor. Bunlar hem eşlerini hem çocuklarını son derece kontrol eden insanlar. Yani nereye gitti hepsini adım adım izliyorlar. Daha kontrolcü, daha baskıcı, fiziksel ya da ekonomik ya da psikolojik şiddet bu ailelerde bu kişi tarafından sıklıkla görülüyor...”(Psikolog)

•Çocukların yetiştiriliş biçimi ve eğitim sistemi
Öte yanda, çocuğa birey olarak bakılmadığı, aileniin malı olarak kabul edildiği, çocukların büyüklerine koşulsuz saygı ve itaat kabulüyle yetiştirildiği yaklaşımların hâkim olduğu ortamlarda çocuğun istismarı ifade etmesi zorlaşmaktadır. Yaşamın diğer alanlarında da gördüğü kötü muamelelere hayır dememek üzere yetiştirilen çocukların sessizliklerini daha uzun süre koruması olasıdır. Eğitim sistemi de bu durumu pekiştirmektedir, çünkü orada da yapı, çocuğa kendini ifade etmesi ve bedenini koruması için yapması gerekenleri öğretmek amacıyla kurulmamıştır. Bu da çocuğun hem ailede hem okulda istismar olaylarını aktarmasını zorlaştıran bir nedendir. Rehberlik uzmanı bir öğretmen bunu aşağıdaki şekilde ifade etmektedir: “Bizim eğitim programlarımızda matematiği iyi öğretebiliyoruz, fen bilgisini işte, coğrafyayı belki iyi öğretiyoruz ama yaşama hazırlama konusunda çok büyük eksiklik var. Çocuğun kendisini ifade etmesi, kendisi bir zarara
uğradığı zaman nasıl tepki koyacağı, nerelerden yardım alacağı, bunlar yok...

Ensest saldırganı kimdir?

Ensestten bahsedildiğinde görüştüğümüz uzmanlar verdikleri örneklerde saldırgan olarak öncelikle baba, ardından dede, ağabey, amca, dayı, gibi erkek akrabaları sıralamaktadırlar. Saldırganlar çoğunlukla otorite sahibi erkeklerdir. Araştırmamız sırasında her yaşta ve farklı sosyoekonomik özelliklere sahip saldırganın, her yaştan kız ve erkek çocuğuna taciz ve tecavüzüne dair örneklere rastlanmıştır. Araştırma sonuçlarının da gösterdiği üzere ensest saldırganları sosyolojik olarak belirli kategorilerde kişiler değildirler. Görüştüğümüz uzmanlar saldırganların gündelik hayatlarını devam etmelerini engelleyen psikolojik problemleri olmadığını, doğru ve yanlışı ayırt edebildiklerini, alkolik ya da devamlı işsiz olmadıklarını belirtmişlerdir. Kısacası araştırma sonuçlarına göre ensestte bir tacizciprototipinin olmadığını söylemek gerekmektedir. En sık yaşanan baba-kız ve baba-oğul arasındaki istismar ilişkisidir. Bu babalardışarıdan bakıldığında birbirlerine benzer özelliklere sahip değillerdir. Görüştüğümüz biravukat kızını, oğlunu ve baldızını istismar eden saldırganla ilgili olarak şu sözleri söylemiştir: “Bunu yapan baba öğretmen. Anne de öğretmen. Böyle bir şeyin içinde eğitimin bir önemi olmadığını söylemek için söylüyorum.” Bir hâkim ise 3-4 yaşındaki çocuğu taciz ettiği gerekçesiyle eşi tarafında şikâyet edilen babayı “...namazında, niyazında” diye tarif etmiştir. Bir avukat ise bir babanın her iki evliliğinden doğan çocuklarını taciz etmesini şu sözlerle aktarmıştır: “...bir erkek çocuğuna babası cinsel tacizde bulunuyor. Anne bu çocukla ilgili başvuruda bulunduğunda ortaya çıktı ki bu annenin yetiştirdiği iki abla var, babanın önceki eşinden olan... Baba çok küçük yaşlardan itibaren onlara cinsel tacizde bulunmuş... o kızlar da çok erken yaşta evlenerekten kurtulmaya çalışmışlar.”


24 Temmuz 2013 Çarşamba

KİTAP ÖNERİSİ


"Ensest'le, neyin tabu olduğu ve her şeyden önce böyle bir şeyin olup olmadığı sorusu da ortaya konulmaktadır, de Sade İnsan hiç değişmeyen bir vicdana sahip olamaz mı? Dünyanın bir ucundan diğerine tüm eylemler onun için aynı olamaz mı? Fakat durum gerçekten de böyle midir? Hayır, dünyada gerçek olan hiçbir şey yoktur, burada adaletsiz olsa da, beş yüz fersah ötede meşru olmayan hiçbir şey yoktur." dediğinde tabuların doğaları gereği toplumsal olabileceğine dair ilginç bir noktayı ortaya koymuştur.Böylelikle, ensest eylemi toplumun zamanla haksız şekilde şeytan gibi göstermiş olduğu doğal bir şeyden başka bir şey değildir. Hatta kahraman ensestin meşruluğunu savunmak için İncil'den bir örnek bulup, Lut örneğini aktarmakta ve kahramanlarını taklit ederek Kutsal Kitaplara böylesine büyük bir saygı duyduğunu ileri sürmektedir. Bu ensestin ve genel olarak tabuların meşruluğu ile ilgili olarak başka ilginç fikirleri çıkarmaktadır.
-Gavin Bridge-

Tüm Avrupa tarihinde ahlaksızlığın tehlikelerinin böylesi güçlü şekilde ortaya koyulduğu, karanlık üslubun korku ve dokunaklılığın bu derece doruklara çıkarıldığı başka eser yoktur. Ensest, en yıkıcı ve uç noktalara götürülmüş olan tüyler ürpertici bir cinsel deneyim ve felsefi keşif öyküsü. Marquis de Sade'ın kahramanı Monsieur de Franval zengin, yakışıklı, zeki ve tamamen ahlaksız bir adamdır. Dindar bir kadınla evlenip bir kız çocuğu babası olduğunda çocuğunu "özgür" olarak eğitmeye kararlıdır. Kızının dizginsiz özgürlüğünün kesin kanıtı ise onun gizli aşığı olmasıdır. Ancak güzel ve başarılı kızı, uygun genç bir bekar erkeği geri çevirip bunun yerine babasıyla kalma niyetini bildirdiğinde, saf ve sevgi dolu annenin şüpheleri nihayet başgösterir. Kızının davranışından dolayı aklı karışan ve üzülen Madame de Franval kocasına karşı koyar, ki bunun da trajik sonuçları olacaktır. Merak uyandırıcı ve nefes kesici bir başyapıt olan Ensest ölçüsüzlüğün ortasında yalın bir felaket portresidir.

-Marquis de Sade-

21 Temmuz 2013 Pazar

Güncel haber!!!

Türkiye'de her 4 saatte 1 tecavüz suçu işleniyor

Çocuk Esirgeme Kurumu Sosyal Hizmetler, Emniyet Çocuk Büroları ile adli sicil bültenleri verileri, Türkiye'de her 4 saatte bir tecavüz suçu işlendiğini ortaya koydu.
Türkiye çocuk haklarına dair sözleşmeye 23 yıl önce imza attı. Ancak aradan geçen onca zamana rağmen çocuklar tecavüze tacize, dayağa, işkenceye maruz kalmaya devam etti. Taraf gazetesinden Güler Yılmaz’ın haberine göre, Çocuk Esirgeme Kurumu Sosyal Hizmetler, Emniyet Çocuk Büroları ile adli sicil bültenleri verileri, son 20 yılda aile içinde birinci yakınları ve akrabalarının ENSEST istismarına uğrayan çocuk sayısının 350-400 bin civarında olduğunu ortaya koydu. Çocuğu istismar eden kişilerin yüzde 80’i çocuğun ebeveyni ya da çocuğu yakından tanıyan kişiler. Çocuk istismarı din, gelenek, ülke, ırk, yaş, cinsiyet, sosyo-ekonomik sınıf ya da kültür farkı gözetmeksizin her yerde yaşanıyor.


Yüzde 27’si anlatabiliyor Ancak cinsel olarak istismar edilen çocukların yüzde 72’si, ilk etapta kimseye durumu anlatamıyor. Sadece yüzde 27’si, daha sonraki zamanlarda durumu biriyle paylaşabiliyor. Çocuklukta cinsel istismara maruz kalmış kişilerin yüzde 32’si yetişkinlik dönemine geldiklerinde bile bu durumu hâlâ kimseye anlatmıyor.

Google’da vahim tablo Türkiye, Google arama motorunda “child porn/çocuk pornosu” kelimeleriyle en çok arama yapılan ülke. 13-19 yaş grubu cinsel görüntü aramasında da dünya birincisi. Görüntü ve videoları yayınlanan çocuk sayısı 36 bini aşkın. Bu çocukların yüzde 42’si yedi, yüzde 77’si de dokuz yaş altında. İnternette fotoğrafları yayınlanan bu çocukların sadece yüzde 1’i tesbit edilebiliyor.

30 bin çocuğa cinsel istismar Sokaklarda yaşayan 50 bin çocuktan 30 bininin cinsel istismara ve tecavüze uğradığı tahmin ediliyor. Cezaevindeki suçluların yüzde 84’ü, çocukken istismar ediliyor. Son beş yılda ıslahevlerinden ve büyük cezaevlerinin sübyan koğuşlarından adliyeye yansıyan tecavüz vakalarının sayısı 250.

Adalet Bakanlığı’nın 2011 yılı verilerine göre ise Türkiye’nin 81 ilinde de çocuklara yönelik cinsel suçlar, tecavüz ve taciz olayları yaşanıyor. Sadece İstanbul’da 2011 yılında bin 486 tecavüz, 2 bin 488 çocuk istismarı, 2 bin 223 taciz davası açıldı. Açılan davalar baz alındığında İstanbul’u tecavüz suçlarında İzmir (568), çocuk istismarında ise Ankara (1162) izliyor.

20 Temmuz 2013 Cumartesi

Kısa Not!!!

Ülkemizde klinik çalışmalar ve okul çalışmaları dışında sayısal verilere ulaşmak hem ensestin saklanması hem de ulusal kayıtların olmaması nedeniyle sınırlıdır. Cinsel istismar konusunda ulusal temsiliyeti olan ilk istatistiksel bilgi Türkiye'de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması 2009 verilerine dayanarak üretilmiştir.Araştırma bulgularına göre kadınların %7'si 15 yaşından önce cinsel istismara maruz kalmıştır. Saldırganların % 30’u yakın akrabadır. Saldırganların yakınlık derecesi detaylı incelendiğinde görüşülen kadınların % 2,4’ünün babası tarafından, %1,7’sinin erkek kardeşi/ağabeyi tarafından ve %0,6’sının 
üvey babası tarafından 15 yaşından önce istismar edildiği görülmektedir. Ensest olaylarının yasal değerlendirilmesinde temel kaynak 26/9/2004 tarih ve 5237sayılı Türk Ceza Kanunu'dur (TCK)22. Ancak ensest bu kanunda özel olarak tanımlanmamıştır. Yasal değerlendirmede önemli bir diğer dayanak ise 3/7/2005 tarih 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'dur.Kanun mağdur tanığın ifadesine ilişkin hususlar ile 
çocuğu koruyucu ve destekleyici tedbirleri içermektedir. 

Haber!!!

Amerika'da ensest şoku!

İlişki yaşayan baba ve kızın çocukları oldu sonra ise...
ABD'nin Connecticut eyaletine bağlı Bethel kentinde, cinsel ilişki yaşayan ve bu ilişkiden bir de erkek çocukları olan baba kız tutuklanarak hapse kondu.

Haklarında ensest ilişki suçlamasıyla dava açılan 23 yaşındaki Tiffany Sayers ile babası 46 yaşındaki George Sayers'in ilişkileri Amerikan kamuoyunu şoke etti.


KIZININ PORNO VİDEOSUNU VE FOTOĞRAFLARINI ÇEKMİŞ

Amerikalı baba-kızın yaşadıkları ilişki, George Sayers'in, kızı Tiffany'yi lezbiyen ilişki yaşadığı bir arkadaşı ile birlikte çektiği porno video ve fotoğrafları satmaya çalışmasıyla ortaya çıktı. Genç kızın adı açıklanmayan kız arkadaşı, George Sayers'in çektiği videoları satma girişimlerini duyunca polise başvurup, George ve Tiffany'nin hem baba kız, hem de sevgili olduklarını söyledi.

Baba ve kızın ilişkilerinden doğan erkek çocuğun mahkeme kararı ile alınan DNA örneklerinin uyuşması üzerine baba kız, ensest ilişki yaşadıkları gerekçesiyle tutuklanarak hapse kondu.

(http://www.internetajans.com/haber/amerikada-ensest-soku-haberi-19134h.html)

17 Temmuz 2013 Çarşamba

Haber!!!

TÜRKİYE'nin İLK RESMİ ENSEST EVLİLİĞİ

24 yaşındaki üniversite öğrencisi kız, öz amcasıyla resmi nikâhla evlendi.

İstanbul 'da 30 yaşındaki amca ile 24 yaşındaki üniversite öğrencisi öz yeğeni, resmi nikâh kıydırarak evlendi. Olay ortaya çıkınca amca-yeğen kayıplara karıştı. Anne-babanın şikâyeti üzerine nikâhın düşürülmesi ve 'ensest ' nikâhı kıyanların cezalandırılması için savcılık soruşturma başlattı. İstanbul Bağcılar 'da yaşanan olayda, F.K. adındaki 30 yaşındaki ilkokul mezunu amca, kendisini büyüten özağabeyi Ş.K. 'nın 24 yaşında üniversite öğrencisi kızı Y.K. ile Bağcılar Evlendirme Dairesi 'nde 7 Eylül 2010 'da resmi nikâhla evlendi. Nikâh, kızın evine 4 ay önce gelen bir telefonla ortaya çıktı. Kiminle evlendiği ise aileye söylemedi.

EVİ TERK ETTİ

Açıköğretim Fakültesi öğrencisi Y.K. 'nın annesi, nüfus müdürlüğüne başvurdu. Eşi ve çocuklarına ait nüfus bilgilerinin yer aldığı dökümde, bekâr sandıkları kızı evli görülüyor ancak eşinin kimliği belirtilmiyordu. Annebaba ve kız arasında tartışma yaşandı. Y.K., “Sevdiğim biri var, size söyleyemedim” dedi ve ertesi gün evi terk etti. Baba Ş.K., kızlarını bulmak için kardeşi F.K. 'yı aradı ancak ulaşamadı. Nüfus müdürlüğüne yeniden başvuran anne-baba, kızlarının özamcasıyla evlendiğini öğrendi. Aile, nikâhın bozulması ve nikâhı kıyan memurların yargılanması için savcılığa başvurdu. Savcılık soruşturma başlattı. Savcı, belediye resmi nikâh kıysa da Medeni Kanun 'a göre nikâhın geçersiz olduğu yönünde karar verdi.

Savcılık, şimdi kamuoyu adına dava açıp halen süren nikâhı nüfustanda düşürecek. Nikâhın kıyıldığı Bağcılar Belediyesi Evlendirme Dairesi 'ndeki dosya incelemeye alındı. Bağcılar Nüfus Müdürlüğü Şefi E.D. ile evlendirme memuru G.T. 'nin yargılanması için savcılık soruşturma açtı.

TESPİTİ İMKÂNSIZ 

Ancak kaymakamlık, üst soyların nüfus işleminde görülmediği, amca-yeğen gibi kişilerin yakınlık derecelerinin tespitinin imkânsız olduğuna karar vererek memurlar için yargılama izni vermedi. Aile, memurların yargılanabilmesi için dava açmaya hazırlanıyor. Amca-yeğen ise halen kayıp ve polis her yerde onları arıyor.

Yasal boşluklar var 

Sosyal hizmet uzmanı ve İstanbul Şişli Belediye Başkan Yardımcısı Kahraman Eroğlu: “35 yıllık meslek hayatımda devletin de onayladığı resmi ensest nikâhı ilk kez duydum. Yönetmeliğin 15. maddesine göre amca - yeğen evlenemez. Ancak sistem, evlilik işlemleri sırasında bu kayıtları vermiyorsa bu çok önemli bir boşluktur. Çok acil tedbir alınmalı.” İnsan hakları ve ceza hukuku uzmanı Av. Ömer Öneren: “Bu işlemi yapan memurlar sadece evlenen kişilerin anne-babalarının aile nüfus kayıtlarına baksa tespit edebilirdi. Yargılanırlar.”

HAPİS CEZASI VAR 

Ceza ve medeni hukuk uzmanı Av. Kemal Aytaç: “Amca-yeğen ilişkisi yasalara göre enseste girer. Nikâha izin veren ve kıyanlar hakkında görevi kötüye kullanma suçundan 2 yıla kadar hapis istemiyle dava açılır. Yasal inceleme yeterince yapılmamış.”

14 Temmuz 2013 Pazar

ENSEST AİLE ORTAMI

 ENSEST'İN YAŞANDIĞI AİLE ORTAMI

Uzmanlarca bize aktarılan olaylar, ensest yaşanan ailelerin pek çoğunun çekirdek aile
formunu taşıdığını, öte yandan geniş ailelerden tek ebeveynli ya da ebeveynlerin her ikisinin
de olmadığı ailelere dek her aile yapısında ensestin yaşanabildiğini göstermiştir.
Ensestin yaşandığı ortamla ilgili bir başka önemli soru da bu durumun sınıfsal
konumla ilişkisidir. Uzmanlar enseste tüm sosyoekonomik gruplardan ailelerde
rastlanabileceği görüşündedir. Her ne kadar kendilerinin rastladıkları ve bize aktardıkları
örneklerde düşük gelir düzeyindeki aileler daha çok temsil ediliyor olsa da bu durumun çeşitli
açıklamalarını yapmak mümkündür. Öncelikle göz önünde tutulması gereken düşük gelir
gruplarından ailelerin toplumun genelinde daha fazla sayıda olmasıdır.
Pek çok uzman ekonomik gücün ensestin gizlenmesine neden olabileceğini
belirtmiştir. Uzmanlara göre ensestin duyulmasının neden olacağı bazı kayıplar, yüksek gelir
düzeyindeki aileler için daha zor göze alınır. Üstelik bu ailelerde ensest fark edildiği zaman
yargıya yansıtılmadan sorunun ailenin kendi olanaklarıyla örtbas edilmesi daha olasıdır.

Enseste her ortamda rastlanabileceğini ancak ailenin içinde olduğu bazı olumsuz
koşulların cinsel istismar olasılığını arttırdığını söyleyen psikiyatr koşulları şöyle sıralamıştır:

“...çocuğun eğer eğitimi, temel bakımı, duygusal gereksinimleri ihmale
uğradıysa, aile ekonomik krizdeyse, ailede yüksek oranda suç işleme varsa ve
yine cinsiyet ayrımcılığı çok belirginse ev içinde… Kızların son derece
kapatıldığı ve erkeklerin eğitim ve temel bakım gereksinimlerinin ön planda
tutulduğu aileler, göç edenler, ekonomik krize uğramış aileler, işsizlik sorunu
olanlar ve özellikle annenin fiziksel herhangi, fiziksel ya da ruhsal bir
rahatsızlığı varsa… Yani anne, koruyucu görevlerini tam olarak yerine
getiremiyorsa, ihmal ve istismar riski artıyor. Ve baba alkolikse… Çoğu
birbiriyle iç içe. Aile içi şiddet varsa özellikle, anne ya da baba, anneye ya da
çocuğa şiddet kullanıyorsa…”
Ensest yaşanan ailelerden bazılarının aşırı içe kapanmış aileler olduğu
gözlemlenmiştir:

“...Aile bir şekilde izoleydi, diğer insanlarla karışmıyordu, sanki köyle
sorunları var gibiydi. Denizin ortasında bir ada gibiydi bu aile...” (Savcı)
Görüşmelerde anne ile babanın boşanmış oldukları ailelerden de olaylar aktarılmıştır:
“…boşanmış bir karı kocaydı tekrar evlenmişlerdi. Üvey kardeşler
arasında cinsel istismar olmuştu. Aile büyükleri işte gelmemek üzere gönderdiler
çocuğu. Ancak tabii bizim kültürel özelliklerimiz nedeniyle işte bayramlar, özel
günler vs. bir yıl kadar sonra tekrar bu kardeşler yeniden bir araya geldiler ve
tekrar bir cinsel istismara maruz kaldı küçük kardeş.” (Psikiyatr)

Aile içi cinsel istismar davalarını takip etmiş olan bir avukat kendi deneyimlerine
dayanarak ensest yaşanan ailelerde annenin ve saldırgan babanın özelliklerini “...üniversite
mezunu anne, baba da vardı. Hatta tanınan biri, mahkemenin filan bile bu adam yaptı
dedirtemezsiniz… diyeceği biri de vardı, bir bekçi ailesi de vardı. Dolayısıyla da hani, bence
hiçbir şekilde genellenemez” şeklinde tarif etmiştir.
Ensest her türden ailede görülse de, aile bireyleri arasında iletişimin güçlü olduğu
durumlarda ensestin açığa çıkarılması daha kolay olabilir. Aşağıdaki durum bu tür olaylar için
bir örnek teşkil etmektedir:

“10 yaşlarındaki iki amca çocuğunu, diğer amcalarının 17-18 yaşındaki
iki çocuğu taciz etmiş,... iki çocuğu okuduğu ilkokuldan, kapıdan alıyorlar...
lokantaya ya da bakkala götürülüyorlar, ne istenirse alınıyor çikolata bisküvi
şudur budur, ondan sonra da o kişilerin evlerine götürülüyor... iki çocuktan bir
tanesi atak, hani başına bir şey gelse çok rahat söyleyebilecek, buna hayır
diyebilecek bir çocuk... o hayır demeyi bilecek diye düşündüğüm çocuk sonuçta
bir gün dayanamıyor ve annesine anlatıyor. Tabii annesi de babasına söylüyor
ve polise gidiyorlar...” (Sosyal hizmet uzmanı)

Görüştüğümüz kişiler ensestin yaşandığı ailelerde annenin tutumuna ilişkin
gözlemlerini aktarıp saptamalar yapmışlardır. Araştırmanın bize gösterdiği, toplumun
genelinde var olan “ailedeki sorunları annenin çözmesi gerektiğine” ilişkin tutumun
görüştüğümüz kişilerin çoğunun ensest konusundaki değerlendirmeleri için de geçerli
olduğudur.
(Sosyoloji Araştırmaları Dergisi / Journal of Sociological Research - 2010 / 1 )

11 Temmuz 2013 Perşembe

RÖPORTAJ

 Avukat Emrullah Bey’e bize vakit ayırıp, sorularımızı içtenlikle cevapladığı için çok teşekkür ederiz.

1-      En çok hangi tür ensest uygulanıyor?

Ensest ilişki çoğunlukla evin kızına veya yeni gelinine karşı uygulanır.

2-      Ensest mağdurlarının, enseste uğradıktan sonraki tavır, hal ve hareketleri nelerdir?

Uzun süreli takibim, hem polislik hem de avukatlık, işin ruhu gereği mümkün değildi. Ancak her iki durumda da olayın başında mağdur tam bir şaşkınlık içerisindedir. Her yönden tam bir saldırı halindedir. Sanığı söylese ve söylemiş ise aileden birini ihbar etmiştir, suçluluk duyar. Sanık ailenin gelir kaynağıdır, ekonomik kaygı içerisindedir, ilk ilişkiyi yaşamıştır, hamiledir, doğurmuştur, üzerine ağır bir olgunluk çökmüştür, annesine kuması olmuştur, bu nedenle üzerinde bir kadınlık hali vardır.

3-      Ensest hastalık mıdır, psikolojik rahatsızlık mı, yoksa sapıklık mıdır ?

Bu uzmanların işi olmakla beraber bence tam bir sapıklıktır.

4-      Akraba evliliği ensest ilişki midir ?

Evlilik varsa legalite vardır. Dolayısı ile değildir. Zira en yakın akraba evliliği ancak kuzenler arası olur. Buda ensest değildir.

5-      Enseste uğrayan bir kişi ne yapmalıdır. Nereden yardım istemelidir? ( başvurudan sonra süreç nasıl işlemektedir?)

Uzun vadede eğitim, kısa vade de kendisine garip gelen ve acı veren her türlü davranışı mümkün olduğu kadar çok kişi ile paylaşmak. Süreç önce adli işlemler, sonra aile bakanlığının müdahalesi yani koruması ile devam eder.

6-      Ülkemizde ensesti yasaklayan ve cezalar uygulayan yasalar mevcut mu yada bu konuda yasal bir açıklık var mı?( yasalar direkt ensest üzerine mi ?)

102. madde 3c bendi ile 103. maddenin 3 bendi bu suçlar içindir. Mesela reşit olmayana karşı ensest fiilini işleyen kişi 12 ila 22,5 yıl arası ceza ile yargılanır.

7-      Türkiye’ de ensest sizce neden Güneydoğu Anadolu’ da daha fazla ?

Güneydoğuya ilişkin bir veri elimde olmamakla beraber, Ensest kapalı toplumlarda normal karşı cins ilişkisi yaşanamadığı için daha fazla olur.
Yaşınız 19 havası, temiz yiyecekleri tamamen doğal stresi az bir yerde yaşıyorsunuz, hormonlarınızın en üst seviyede çalıştığı bir dönem. Doğal biyolojik ihtiyaçlarınız var, gidermek gerekiyor. Ancak evli değilsiniz, karşı cinsle sağlıklı bir ilişkiniz yok, paralı anlık ilişki yaşayacağınız bir yer yok .Var olanlar diğer şehirde, her an televizyonda güzel bayanlar arzı endam ediyor.
Böyle bir ortamda bulunan ve her gün tereyağı yiyen kişi anormalleşmeye başlıyor. O zamanda sapıkça elinin altında olan savunmasız, garip, korumasız, konuşsa dinlenilmeyen, mücadele etse ekonomik bağımsızlığı olmayan çocuğa veya geline gidiyor.

8-      Bir insanı ensest uygulamaya iten nedenler nelerdir, yani neden bir kişi ensest ilişki uygulamaya ihtiyaç duyar?( kişinin kendini savunması nasıl oluyor, pişmanlık, utangaçlık vs. duyguları dışa vurumu nasıl oluyor.)

En ilginç durum ensest faillerinin savunmalarıdır. İlk savunma "yalan söylüyorlar" ispatlı ise " sarhoştum" alkol kullanılmıyor ise "şeytana uydum" "pervasız ve tam sapıksa "kendi yetiştirdiğim meyveyi ilk ben tattım", 13 yaşında ki kızından çocuk sahibi olan sapığa "en azından kürtaj yaptırsa idin de daha fazla kızı mağdur ettirmese idin" diye kendimce sordum. Cevap "hocaya sordum kürtaj günah" dedi.
Baba oğulun evin küçük kızının "paylaşımında " şerefsiz babanın kızı koruması gerekirken paylaşım derdine düşmesi gibi.

9-      Ülkemizde bu sorunla ilgilenen dernekler ya da kurumlar var mı? ( var ise yeterli mi?)

Aile ve sosyal politikalar bakanlığı izlediğim kadarı ile aktif olarak çalışmaya çalışıyor. Ancak bu eğitim ve iletişimle uzun vadede çözülecek bir sorun

10-  Ensestle ilgili çalışmalar yürütülüyor mu?( ensestin önlenebilmesi için ne tür çalışmalar yapılabilir. Ya da çocuğa gelişim döneminde cinsel kimlik eğitimi nasıl verilmelidir?

Ben bu işin akademik yönünü bilemem benim ki sadece gözlemler ve kendimce bunlardan çıkardığım sonuçlar. Ancak sanırım 1993 de Sivas genelevi kapatılınca cinsel suçlarda patlama yaşamıştık. Cinsel ihtiyaçların makul yollardan ve sağlıklı bir şekilde karşılanmasının önünde engel olmamalı. Anadolu da genelevi olmayan birçok ilimiz var. Burada ki gençlerimiz bir şekilde cinsel ihtiyaçlarını karşılamak zorunda. Bunları görmez isek üstünü örter isek o zamanda çoğunu duyamayacağımız birçok ensest vakası olur.

11-  Ensest uygulayıcısının eğitim düzeyi genellikle nedir?( internette eğitimli insanlarda da çok fazla görüldüğü bilgisi yer alıyor.)

Benim karşılaştıklarımın tamamı eğitimsiz sapıklar idi.

12-  Ensest mağdurunun yaş aralığı nedir?

20 yaş altı.

13-  Ensest uygulayıcısı mağduru nelerle tehdit etmiştir, nasıl susturmuştur?

Bu yaptığımız normal, bir şey olmaz, oyun oynuyoruz, kimseye söylersen döverim, beni şikâyet edersen kimse inanmaz, bana bir şey olursa aç kalırsınız, sana hediye alırım gibi susturmak ve korkutmak için mümkün olan her yol.

14-  Ensest suçlusu hangi yasalardan yargılanıyor?

Yukarıda söylediğim gibi TCK 102 ve 103. Maddeler.
2005 değişikliğinden önce vuku şuyundan bederdir anlayışı ile düzenlenmemiş idi.
Argo tabiri ile eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmeyelim mantığı veya bu bizim toplumumuzda zaten olmaz mantığı idi. Ancak şu an ki ceza yasamızda açıkça düzenlenmiştir.

15-  Ensest mağduru genellikle kaç kez enseste uğradıktan sonra şikayette bulunuyor?

Önce kendisi anlatmaya karar veriyor, sonra en yakınını iknaya çalışıyor sonra şikâyet tabi buda bir süre alıyor.

16-  Ensest vakalarıyla ne sıklıkla karşılaşıyorsunuz.?

Çok sık değil. Benim bizzat müdahale ettiğim veya 2. Ağızdan dinlediğim bu zamana kadar 10 falandır.

17-  Ensest yardım talebi genellikle kimler tarafından istenmektedir. ( mağdur, anne, komşu vs)

Genelde öğrencinin davranışlarında gariplik hisseden öğretmenler yardım veya ihbar ederler.

8 Temmuz 2013 Pazartesi

Haber!!!

ÜVEY KIZINA TECAVÜZ ETTİ

Üvey kızına tecavüze 30 yıl hapis cezası.

AYDIN’ın Söke İlçesi’nde karın ağrısı şikayetiyle götürüldüğü hastanede hamile olduğu anlaşılan ve bir erkek çocuğu dünyaya getiren E.Z.'ye tecavüz ettiği DNA testi ile belirlenen üvey baba 39 yaşındaki A.İ.Y., 30 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
E.Z.’nin yıllarca öz babası olarak bildiği A.İ.Y.’nin üvey babası olduğunu ise olay ortaya çıkınca öğrendiği belirtildi.
Söke İlçesi’nde geçen yıl Kasım ayında ortaya çıkan olayda, 15 yaşındaki E.Z. karın ağrısı şikayetiyle annesi E.Z. tarafından hastaneye götürüldü. Yapılan muayenede, genç kızın 26 haftalık hamile olduğu belirlendi. Durumun polise bildirilmesi üzerine, E.Z., annesi E.Z.'ye nikahsız yaşadığı ve babası olarak bildiği biçer döver operatörü A.İ.Y.’nin uzun süredir tecavüzüne uğradığını anlattı. Gözaltına alınan ve suçlamaları kabul etmeyen A.İ.Y.’nin tutuklu olarak yargılanmasına karar verildi.

DNA TESTİ GERÇEĞİ ORTAYA ÇIKARTTI

Dava görülürken genç kız bir erkek çocuğu dünyaya getirdi ve bebek devlet korumasına alındı. Söke 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararıyla E.Z.’nin dünyaya getirdiği erkek bebekle, A.İ.Y.’den kan örnekleri alındı. İncelemede, bebeğin babasının A.İ.Y. olduğu tespit edildi.
Bu arada E.Z.'nin öz babasının öldüğü ve annesinin nikahsız yaşadığı A.İ.Y'nin üvey babası olduğunu olayın ortaya çıkmasıyla öğrendiği ifade edildi.

ÜST SINIRDAN CEZA VERİLDİ

Söke 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki son duruşma geçen 12 Haziran’da görüldü. Tutuklu yargılanan A.İ.Y. 30 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Zanlının mahkemedeki tavırları ve pişmanlık göstermemesi nedeniyle de verilen hapis cezasında indirime gidilmedi.

4 Temmuz 2013 Perşembe

ENSEST KONUSUNDA KANUN KOYUCULAR VE KARAR ALICILARIN ROLÜ VE YAPILMASI GEREKENLER


I. OLANAKLAR

Kanun koyucuların ve Bakanlıklar gibi karar alma mekanizmasında bulunanların halihazırda çocuklarla ilgili bilgi edinmeye yönelik pek çok olanağı bulunmaktadır.
1. Araştırma komisyonları / İllerde incelemeler
2. Merkezi ve il düzeyinde koordinasyonlar
3. İdarenin aile içi şiddet, töre konusunda olduğu gibi özel durumlar için kurullar, komisyonlar, çalışma grupları oluşturması
4. TBMM STK çalışma grupları
5. Merkez teşkilatlarının illere görüş sorması
6. TBMM soru önergesi verme
7. Basın yoluyla haberdar olma
8. Kuruluşlarda idare üzerinde baskı yaratacak düzeyde problemlerin yaşanması

II. YAPILMASI GEREKENLER

Kanunların kabulü ve genel yönetimden sorumlu yasama organındaki temsilciler ve yürütme organındaki yöneticiler bakımından çocuklara yönelik riskleri erken fark etme ve önleyici tedbirleri alma konusunda yukarıda yer alan olanaklar bulunmaklar birlikte, bunlar henüz etkili bir önleme mekanizması biçiminde çalışmamaktadır. Etkili bir mekanizma için bu olanakları desteklemek üzere yapılması gerekenler aşağıda yer almaktadır:
1. İstatistikleri ve bütün verileri değerlendirmek ve çözüm / politika üretmekten sorumlu bir kurum olmalı,
2. Aile ve çocuktan sorumlu ayrı bir bakanlık olmalı (Devlet Bakanlığı olmamalı),
3. Bakanlıklar arasında iyi işleyen bir koordinasyon oluşturulmalı,
4. Veri toplanırken ihtiyaca uygun verilerin toplanabilmesi ve verimli bir biçimde kullanılabilmesine yönelik olarak veri toplama kriterleri yeniden belirlenmeli,
5. Anket vb. araştırmalar düzenli olarak yapılmalı,
6. Kurumlar arası bilgi ağı kurulmalı ve bilgi kaydı ve paylaşımına ilişkin esaslar belirlenmeli,
7. Her kurumun il düzeyinde sorunu yerinde / uygulamacılar ile tespit ederek, merkezi yönetime periyodik raporla iletmekle görevli bir kurulu olmalı,
8. Her hizmette ve toplu olarak önleme konusunda hedef belirleyerek (kısa/orta ve uzun vadeli), plan yaparak çalışılmalı ve sonuçları izlenerek, sorumlulardan hesap sorulabilmeli,
9. Ölçme ve denetleme sistemi kurulmalı,
10. Sosyal hizmetler yerelde en küçük idari birim (muhtarlık) düzeyinde örgütlenmeli ve bilgi toplama bu düzeyden başlamalı,
11. Görev ve sorumluluklar ile birlikte kurum içinde bilgi akışının nasıl olacağı tarif edilmiş olmalı,
12. Uygulamada çalışan herkesin görüşünü iletebileceği ve üstleri tarafından dikkate alınacağı bir mekanizma kurulmalı,
13. Meslekler arasında saygı ve güveni geliştirmeye yönelik çalışma yapılmalı,
14. STK’lar arası bir koordinasyon birimi kurulmalı ve burada bilgi derlenip, öneriler TBMM komisyonuna iletilmeli,
15. Meslekte uzmanlaşma, hizmette kararlılık ve istikrar sağlanmalı,
16. Karar alıcı ve kanun koyucu pozisyonunda bulunanlar aşağıdaki özelliklere sahip olmalıdır
a. Kaynak ayrıma yetkisine sahip olanlar nezdinde girişimlerde bulunma
b. Kaynak ayırırken çocuklara öncelik verme
c. Mevcut kaynaklar ve ihtiyaçlar arasında koordinasyonu sağlama
d. Uzun vadeli sonuçları da dikkate alarak politika belirleme
e. Risklere karşı duyarlı olma, riskleri belirleme
f. Kurumunda risk analizi ve bunlara yönelik planlama yapılmasını sağlama
g. Bakanlıklar arasında koordineli çalışmaya istekli olma
h. Hizmet sunumunda çocuğun yararı dikkate alınarak bütün hizmetlerin koordineli bir bütün içinde sunulmasını sağlama
i. Takipçi ve ısrarcı olma
j. İhmal istismarı önleme ile ilgili hedef belirleyip, uygulamayı takip etme
k. Çocuklara öncelik veren bakış açısına sahip olma (çocuk kültürü)
l. Çocuklar ile ilgili politikaları politika üstü tutma
m. Çocukları dinleme ve ciddiye alma
n. Hak bazlı ve duyarlı bakış açısına sahip olma

III. ENGELLER

Yukarıda öngörülen sistemin gelişmesi önünde bulunan aşağıdaki engeller sonuca ulaşmak için aşılması gereken alanları göstermektedir:
1. Sorunlara vaka bazında çözüm bulma alışkanlığı
2. Uygulamacıdan alınan görüşler dikkate alınmaması
3. Üste bilgi iletme kanallarının her zaman açık olmaması; genellikle idarecilerin görüşleri bir üste ulaşması, uygulamacıların görüşlerinin ulaşmaması,
4. Mali kaynakların yetersiz olması / Mali kaynakların kullanımında çocuğa öncelik verme iradesinin yetersiz olması
5. Önleyici bir mekanizma geliştirme konusunda irade eksikliği
6. Hizmette ölçme değerlendirmenin olmaması
7. Baştan hedef belirleyip, plan yaparak çalışma alışkanlığının olmaması
8. İllere göre, onların ihtiyaçlarını dikkate alan planlama yapılmaması
9. Toplumsal ihtiyaçların önceliklendirilmesinde yetersizlik veya tutum eksikliği
10. Toplumdan siyasilere yönelen çocuklarla ilgili konularda talep ve baskının olmaması
11. Medyanın bu tür taleplere yeterince yer vermemesi ve desteklememesi
12. Taleplerin çocuklar tarafından yapılamaması / Çocuktan gelen talebin ciddiye alınmaması
13. Çocuğun birey olarak kabul edilmemesi
14. Yabancı ve mülteci çocuklara yönelik bazı hizmetlerde ayrımcılık yapılması
15. Mekanizmanın ve sorumlulukların net tarif edilmemesi nedeniyle uygulamada farklılıkların ortaya çıkması
16. Herkesimde önleyici hizmetler ve çocuk ihmal ve istismarının önlenmesi konusunda bilgi eksikliği bulunması

Bakım ve sosyal rehabilitasyon merkezleri

Cinsel istismar mağduru çocukların, sosyal uyumları, rehabilite edilebilmeleri ve toplumla yeniden bütünleşebilmeleri için çocuk yuvası ve yetiştirme yurtlarından farklı, bakım ve barınma birimlerinin oluşturulması gerekliliği ortaya çıkmış, bu amaçla çeşitli illerimizde rehabilitasyon amaçlı merkezler açılmıştır.

 Kanun Değişikliği;
5395 Sayılı ÇKK’ya uyum amacıyla 2828 Sayılı SHÇEK Kanununda 01.02.2007 tarih ve  5579 Sayılı Kanun ile değişiklik yapılmıştır.

Koruma Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi;
Suça karışan çocukların rehabilitasyonları için açılan merkezler

Bakım ve Sosyal Rehabilitasyon Merkezi;
Duygusal, cinsel ve/veya fiziksel istismara uğramış çocukların olumsuz yaşam deneyimlerinden kaynaklanan travma ve/veya davranış bozukluklarını giderme amacıyla rehabilitasyon süreci tamamlanıncaya kadar geçici süre bakım ve korunmalarının sağlandığı bu süre içerisinde aile, yakın çevre ve toplum ile ilişkilerinin düzenlenmesine yönelik çalışmaların yürütüldüğü kız ve erkek çocuklara yönelik ayrı ayrı yapılandırılacak yatılı sosyal hizmet kuruluşlarını ifade etmektedir.

Bu merkezler ;
·         Üniversite hastanesinin bulunduğu illerde açılmaktadır.
·         Merkezlerde mesleki çalışma gerçekleştirilmekte ve üniversite veya devlet hastanelerinin psikiyatri servislerinden destek alınarak çocukların rehabilitasyonu amaçlanmaktadır. 
.          Cinsel, duygusal, fiziksel istismara maruz kalmış çocukların, söz konusu kuruluşlarda rehabilitasyonlarının sağlanarak ailesine (ailesi tarafından istismar edilmemişse) veya diğer sosyal hizmet kuruluşlarına yerleştirilmesi öngörülmektedir.