Translate

27 Ekim 2013 Pazar



Ensesti açığa çıkarmak için,
Çocuğun babası, ağabeyi, dedesi, amcası, dayısı gibi yakınlarından biri tarafından yapılan istismarı engellemek için öncelikle çocuğun kendisini ifade edebileceği ortama ve farkındalığa ihtiyacı vardır.
Tüm eğitim ve öğretim kurumları çocukların ensesti ifade etme becerisini geliştirmek için kullanılabilir. Ancak istismar yaygın olarak erken yaşlarda daha kolay kazanılacağı için okul öncesi eğitim kurumları v ilköğretim kurumları bu konuda çalışmak için daha uygun kurumlardır.
Aile bireylerinin, özellikle de annenin desteğinin ensestin açığa çıkarılıp engellenmesi ve devam eden süreçte çocuğa yardımcı olması için, okullar, halk eğitim merkezleri ve Sivil Toplum Kuruluşları yetişkin eğitimi için kullanılabilir.

Yargı Sürecinin Sağlıklı İşlemesi İçin,
Ensestin yargılanma süreci oldukça zorludur. Cinsel istismarın tüm fiziksel ve ruhsal deliller titizlikle toplanmalı ve değerlendirilmelidir.
İfade, delil toplama ve yargı sürecinde mağdur çocuk bir defa sesli ve görüntülü kayıt yapılarak uygun mekânda ve ruh sağlığı uzmanları gözetiminde dinlenerek örselenmesi engellenmelidir.

Bilgi ve İletişimin Arttırılması İçin,
Ensest mağdurlarının kendileri ya da yakınları ensesti açığa çıkarmak için güvenebilecekleri ve kolay ulaşabilecekleri yollar ihtiyaç duymaktadırlar. ALO 183 Aile, Kadın, Çocuk ve Özürlü Sosyal Hizmet Danışma Hattının çok iyi tanıtılması hem istismar mağdurlarının şahsi başvurularını hem de ihbarları kolaylaştırmak açısından son derece önemlidir.



Uygulamaların Kurumsallaştırılması,
Özellikle ensest mağdurlarıyla karşılaşılma ihtimali daha yüksek olan okullar ve sağlık kuruluşlarında çalışanların izleyecekleri yol konusunda bilgi sahibi olmaları gereklidir.

Kurumsal Bakıma İlişkin Öneriler,
Çocukların ve annelerinin güvenli şekilde barınabileceği yuva, yurt ve kadın sığınma evlerinin çoğaltılması ve sürekliliğinin korunması, idareci, uzman ve yardımcı hizmetleri yerine getiren görevlilerin hem sayısının hem de istismar konusundaki farkındalıklarının arttırılması önemlidir.

Rehabilitasyon,
Ensest vakaları yargıya yansıdıktan sonra mağdurun, ailenin diğer üyelerinin ve saldırganın ruhsal açıdan değerlendirilmesi, ruh sağlığı ve rehabilitasyon hizmetlerinin verilmesi, mağdura ve ailesine gerekli ekonomik desteğin sağlanması önemlidir.

Medyada Gösterim,
Ensestin, genel olarak tüm istismar türleri gibi, medyada duyurulması sırasında, mağdur için yol gösterici ve olayı açığa çıkarma yönünde cesaretlendirici olması, şüpheli durumların kesinleşmiş davalar gibi yansıtılmaması, mahremiyete özen gösterilmesi, mağdurun ruhsal travmasını arttıracak haberlerden kaçınılması, belirli bir sosyoekonomik grubu damgalayıcı şekilde haber yapılmaması ve istismar davranışı için özendiricilik teşkil etmemesi gereklidir.

Ensestin Tanımlanmasının Gereği ve Önemi,
Türkiye’de ceza yasası ensesti ayrıca tanımlamamaktadır. Ensest cezaları, saldırganın yakınlığı dikkate alınarak arttırılmaktadır. Ensestin yasalarda tanımın yapılması ensestin farkındalığını arttıran bir durum olacaktır.

25 Ekim 2013 Cuma


Kitap Önerisi!!!


Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar ve Ensest İlişkiler Kitabı kitabının yazarları, yayınevi, baskı tarihi ve diğer tüm bilgileri. Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar ve Ensest İlişkiler Kitabı kitabının kısa özeti.


Ensest İlişki Cinsel Saldırı Çocukların Cinsel İstismarı Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Cinsel Taciz Cinsel Suçlarda İspat, Suçun Sübutu ve Cezanın Belirlenmesinde Esas Alınacak Ölçütler Yargıtay Kararları Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar ve Ensest İlişkiler adlı kitabımı, mensubu olmaktan gurur duyduğum Yargıtay 5. Ceza Dairesinde 12 yıla yaklaşan uygulamaya yönelik bilgi ve birikimlerimi hukukçu meslektaşlarımla paylaşmak ve bu alanda yararlı olabilmek amacı ile kaleme aldım. Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar 765 sayılı TCK. da -Adabı Umumiye ve Nizamı Aile Aleyhine Cürümler - başlığı altında düzenlenmişken, 5237 sayılı TCK. da -Cinsel Dokunulmazlığa Karşı İşlenen Suçlar- başlığı altında düzenlenmiştir. Bu yeni düzenleme ile eskiden farklı olarak; cinsel suçlar aileyi ve genel ahlakı ilgilendiren bir konu olmaktan çıkarılarak, cinselliği kişisel bir özgürlük değeri olarak gören toplumu ve aileyi değil, doğrudan kişinin kendisini esas alan ve onun özgürlüğünü ön plana çıkaran bir anlayışı benimsemiştir. Cinsel suçlarla ilgili konulara geniş olarak yer verilirken, toplumda bir sır gibi saklanan ve kolay kolay niteliği itibarı ile ortaya çıkmayan -ensest ilişki- yolu ile işlenen suçlara da ayrıntılı olarak yer verilmeye çalışılmıştır.

Yazar: Ahmet Ceylani Tuğrul
Yayınevi: Adalet Yayınevi

21 Ekim 2013 Pazartesi

Toplumsal Yapıda Ensest 2.


Ensest mağdurunun ve saldırganının farklı toplumsal kesimlerden olabileceği bulgusuna dayanarak tüm çocukları korumaya yönelik sistemin geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu koruma, hem gizli kalan ensest vakalarını ortaya çıkarmaya hem de ortaya çıkan vakalarda ensest mağdurlarına yardım etmekle görevli kurumların doğru yaklaşım biçimlerini geliştirilmesi ile mümkündür. Çocukların her türlü şiddetten korunmasına dair uluslararası belge olan Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’ye imza atmış olan Türkiye'de devlet çocukların korunmasına dair temel sorumluluğu üzerine almıştır. Uluslararası anlaşmalar yanında, Türkiye’deki ulusal yasal çerçeve Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlara yönelik altıncı bölümünün çocuk istismarıyla ilgili 103. maddesi, 3/7/2005 tarih 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu ve 24/05/1983 tarih ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu ile istismara ilişkin yasal çerçeve ve devletin çocuğu korumaktaki rolü tarif edilmiştir. Ancak uygulamada yaşanan sorunlar ilgili tüm kurum ve kuruluşların işbirliğine olan gereksinimi açıkça ortaya koymaktadır. Ensestin beraberinde getirdiği sorun alanlarının genişliği, bu konuda mücadelenin de disiplinler arası işbirliğini gerektirmektedir. Arastirma sonuclari ve Türkiye'de ve farklı ülkelerdeki uygulamalar ensest vakalarını ele almak ve gerekli desteği vermek için çok disiplinli merkezlere olan ihtiyacı göstermektedir (Ağırtan vd., 2008, Trute vd., 1992: 359; Baker vd., 1999, Wegner,1987).

Toplumsal Yapıda Ensest 1.

Ensest her türlü toplumsal yapıda karşılaşılan bir sorundur. Sorunun en önemli kısmı şüphesiz gizli kalması, bu nedenle de çocuk ve gencin istismarının yıllar boyunca devam etmesidir. Cinsel istismarla mücadele konusunda iyi destek sistemlerine sahip olan Kanada gibi ülkelerde dahi toplum merkezli çalışmalar istismar yaşayan gençlerin önemli bir bölümünün istismarı açığa çıkaramadığını göstermektedir (Ungar vd., 2009: 702). Ancak sorunun aile içerisinde yaşanıyor olması kapalı ve aile merkezli toplumlarda çocuğun ve ona
destek olmak isteyen yakınlarının ensesti dile getirmesini daha da zorlaştırmaktadır. Ayrıca Türkiye'nin de içinde olduğu aile merkezli toplumlarda ensesti ortaya çıkarmak aile bütünlüğüne müdahale etmek gibi görülmekte, bu durum hem ensestin açığa çıkmasına hem de açığa çıkması ardından mağdur çocuğun rehabilitasyonuna engel olabilmektedir. Baker ve Dwairy (2002: 110-111) Filistin için ensestle mücadele modeli önerdikleri çalışmalarında kapalı ve otoriter toplumsal yapılarda ensestin ortaya çıkarılmasının daha da zor olduğunun ve saldırganın cezalandırılmasının tek başına yeterli olmadığı gibi gerekli ardıl tedbirlerin 
alınmaması durumunda çocuğun farklı istismarlara açık hale geldiğinin üzerinde durmuşlardır. Pek çok çalışma ve uzman görüşünde istismarın ortaya çıkarılmasında ve rehabilitasyon sürecinde annenin rolü üzerine durulmuştur (Plummer, 2006; Baker and Dwairy 2002: 116). Araştırma sonuçları da annenin rolünün önemini doğrular niteliktedir. Ancak annenin rolü değerlendirilirken mağdur çocuğun annesi olma rolü yanında saldırganın eşi ya da annesi olması gibi bir gerçeğin yarattığı rol çatışmaları, saldırganın anne üzerinde yarattığı fiziksel ve duygusal baskı ve annenin aileyi ya da toplumu karşısına almak konusunda yeterli güç ve donanıma sahip olmaması gibi gerçeklerin göz önünde tutulması gerekmektedir (DeYoung, 1994). Aile içi şiddetin diğer türlerinde olduğu gibi çocuğun aile içi cinsel istismarında da, kadının şiddetin sona erdirilmesi yönünde tavır alabilmesi bireysel olarak kendisinin olduğu kadar toplumsal olarak da kadının toplum içerisindeki gücünün
arttırılacağı süreçler içerisinde mümkün olabilmektedir.

18 Ekim 2013 Cuma

HABER ÖRNEĞİ


Tokat Zile’de inanılmaz bir olay yaşandı. Skandalı, bir öğretmenin dikkati ortaya çıkardı.
Derse giren öğrencisinin vücudunda darp izleri gören öğretmen, çocuğa ailesinin şiddet uyguladığını düşünerek genç kız ile sohbet etti. Önce babasının kendisine şiddet uyguladığını belirten 16 yaşındaki kız, daha sonra ağlayarak, babasının ve annesinin, ablası ile kendisine yaptığı cinsel işkenceleri anlattı.

‘Şiddet’li 100 CD

Genç kızın anlattıkları karşısında şoke olan öğretmen, hemen durumu okul yönetimine anlattı ve olay, adli makamlara bildirdi. Polis, astsubay V.B.’nin evinde yaptığı aramada, karısının da içinde bulunduğu kızları ile çekilmiş şiddet dolu seks görüntülerinin yer aldığı 100’e yakın CD buldu. Evde bulunan çok sayıda seks oyuncakları, kırbaçlar ve mazoşist dergiler, deri kıyafetlere de el konuldu. Zile Cumhuriyet Savcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında gözaltına alınan Astsubay V.B. ile karısı H.B.’nin, 19 yaşındaki kızları ile 6 yıldır, 16 yaşındaki kızları ile de son üç yıldır ensest ilişki yaşadıkları iddiası gündeme geldi. “Çocuğa cinsel istismar, darp” suçlamasıyla mahkemeye sevk edilen karı koca tutuklandı. Astsubay olan V.B. Sivas Askeri Cezaevi’ne gönderilirken, karısı H.B. ise Zile Cezaevi’ne konuldu.

V.B.’nin vücudunda çeşitli dövmeler olduğu belirlendi. Bu dövmelerin arasında kızlarının isimleri olduğu görüldü. V.B.’nin, geçen yıl üniversiteyi kazanan 19 yaşındaki büyük kızını, “Hasretine dayanamıyorum” diyerek okulu bıraktırdığı bildirildi.

Baba: Kötü hissediyorum

Baba V.B. suçlamaları reddederek, “Ben sadece dövdüm” dedi. Savcının, “Bu görüntüler ne, arşiv yapmışsın” sorusu üzerine V.B., “Kendimi kötü hissediyorum” diyerek ifade vermedi. Anne H.B. ise kızları ile ensest ilişkilerini ayrıntılarıyla anlattı. Savcının, “Neden zamanında yardım istemedin?” sorusuna anne H.B., “Beni öldürür diye korktum” yanıtını verdi. Olayın ortaya çıkması üzerine Tokat Valiliği 2 kardeşi koruma altına aldı.(Hürriyet)

DÜNYAYI SARSAN ENSEST SKANDALI
Avusturya’da yaşanan benzer bir olay uzun süre dünya gündemini meşgul etmişti. 74 yaşındaki Josef Fritzl öz kızını 24 yıl boyunca evinin bodrumuna hapsederek tecavüz etmiş ve bu ensest ilişkiden 7 çocuk sahibi olmuştu. Olayın ortaya çıkmasından sonra Fritzl, ömür boyu hapse mahkum edilmişti.


11 Ekim 2013 Cuma

HABER ÖRNEĞİ!!

Yasin K. (27) amcasının kızı, Rabia'yla (13) ilişkiye girdi. Rabia'nın ailesi, kuzene karşı hukuk savaşı başlattı.
Bugün 15 yaşında olan Rabia, ailesini şikayet edip yurda yerleşti. Kızın babası 'Kızım bekaret kontrolünden kaçıyor. Yasin K. cezasız kalacak' diyor.
Antalyalı ailenin 'kızım olmadan asla' mücadelesi. Antalya'da bir camcıda çalışan Yasin K.(27) evlerine sık sık girip çıktığı Durmuş K.'nin o dönem 13 yaşında olan kızı Rabia'ya yakınlık duymaya başladı.
Ardından da iki kuzen gizlice flört etmeye başladı. Olaydan haberdar olan Rabia'nın ailesi birlikteliğe karşı çıktı. Aile, kızlarının amca oğluyla irtibatını kesmesi için başka bir okula kaydını yaptırdı. Ancak Yasin K., küçük kızın peşini bırakmadı. Rabia ilköğretim okulunu bitirince ailesi onu yatılı olarak Burdur'un da bir liseye gönderdi. Ailenin bu çabası da ilişkiye engel olamadı. Yasin K. ile Rabia görüşmeye devam etti. Okul yönetemi aileye Rabia'nın derslerinin kötü olduğunu haber verdi.
EĞİTİM ALMASINI ENGELLEDİ
Aile bu gelişme üzerine savcılığa Yasin K. hakkında Rabia'nın okumasını engellediği cinsel istismarda bulunduğu şikayetiyle suç duyurusunda bulundu. Buradan da sonuç alamayan aile kızlarını bu kez Antalya'da bir özel okula kaydettirdi. Sonunda bu çaba da nafile çıktı. İkili görüşmeye devam etti. Lise 1. sınıfın son döneminde 'komşuya gidiyorum' diyerek evden ayrılan Rabia bir daha eve dönmedi. Kayıp başvurusunda bulunan aileye polisten gelen cevap 'Kızınıza şiddet uygulamışsınız. O da Şanlıurfa'daki amcasının kızı Yasemin G.'ye sığınmış' oldu.
Baba Durmuş K. polise 'Yasemin G. kızımı kaçıran akrabamız Yasin K.'nin ablasıdır. Aramızda husumet var. Kızımın devlete teslim edilmesini istiyorum. Biz gelip alacağız' dedi. Kızını Şanlıurfa'dan alan baba, soluğu Atatürk Devlet Hastanesi'nde aldı ve ailenin 4 üyesi de psikolojik tedavi görmeye başladı. Baba kaçırılan kızının cinsel istismara maruz kalmış olabileceğini düşünerek doktordan rapor almak istedi. Babanın ifadesine göre bunu duyan Rabia 155 polis imdat hattını arayıp 'Yetişin ailem bana şiddet uyguluyor' diye ihbarda bulundu. Eve gelen polis Rabia'yı alıp Zübeyde Hanım Çocuk Sitesi'ne yerleştirdi. Aile rapor almak için doktor kontrolünün yurtta yapılmasını talep edince Rabia yurttan da kaçtı.
Devlet kızımı korumadı
Yasin K. hakkında geçen yıl tehdit, çocuğun basit cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak suçundan dava açıldığını da anlatan baba Durmuş K. şöyle konuştu: 'Kızım telefon edip adını veremeyeceği bir arkadaşında kaldığını söyledi. Biz Yasin K.'nin kaçırdığından eminiz, çünkü işyerinden izin almış. 'Gelecek ay duruşmamız var. Kızım daha 15 yaşında. İki yıldır amcasının oğlunun esiri gibi yaşıyor. Kimisi 'evlendir kurtul' diyor. Bu yaşta kız evlendirilir mi? 13'ünde bir çocuğa o gözle bakılır mı? Bakanlığa kadar başvuruda bulundum. Fatma Şahin'in danışmanına 'Kızım155'i arayınca alıp yurda götürdünüz. Kızım yurttan kaçtı' dedim. Kızım bekaret kontrolünden korkuyor. Çünkü istismara uğramışsa Yasin K. ceza alacak. Bakanlık suç duyurusunda bulunduklarını söylediler. Devlet kızımı koruyamadı.'

10 Ekim 2013 Perşembe

Güncel Haber

Kan parasıyla kurtuldu…

Suudi Arabistan'da bir vaiz kızına tecavüz etti, öldürdü ve kan parasıyla kurtuldu...

Suudi Arabistan’da Fayhan al Ghamdi isimli vaiz beş yaşındaki kızına tecavüz ettiği ardından da işkenceyle öldürdüğü için sekiz yıl hapis ve 800 kırbaç cezasına çarptırıldı. Anca Ghamdi ‘kan parası’ olarak 270.000 dolar ödeyerek bu cezalardan kurtuldu. Ghamdi’nin eski eşi kan parası olarak 2.7 milyon dolar istiyordu. Ghamdi’nin ikinci eşi ise suça ortak olduğu gerekçesiyle 10 ay hapis ve 150 kırbaç cezasına mahkum oldu. Talihsiz kız 2011 yılında çatlamış bir kafatası, kolları ve kaburgalarında kırıklar ile vücudunda yanıklarla hastaneye kaldırılmış bundan bir kaç ay sonra da hayatını kaybetmişti. Vaiz kızını kablo ve çomaklarla dövdüğünü itiraf etmişti.
Aynı zamanda televizyon programlarının müdavimlerinden olan Ghamdi’nin kızına tecavüz etme sebebi ise gerçekten çok ilginç: Bekâretinden şüphe etmesi…

http://sozcu.com.tr/2013/dunya/kan-parasiyla-kurtuldu-386268/

7 Ekim 2013 Pazartesi

KÖŞE YAZISI



Aile, Türk toplumunda çok önemli bir değerdir ve Türk aile yapısının mutlaka korunması gerekir. Fakat her büyük toplumda olduğu gibi, bizim toplumumuzda da akıl ve mantık yapısı bozuk, psikolojik sorunları olan, hasta ruhlu, ahlak dışı yaşantıları olan anne ve babalar var.

Bu büyük gerçek; bir insanın, sırf anne-babası olduğu için bu ahlak yapısındaki kişilerin fikirlerine boyun eğmesi, onlara bağlılığını koruması gibi bir durumu da ortadan kaldırır. Unutulmamalıdır ki bugün cezaevleri cinayet işlemiş, hırsızlık yapmış, devlete zarar vermiş, terör eylemlerine katılmış, kendi öz çocuğuna ya da akrabasına cinsel istismarda bulunmuş milyonlarca anne-babayla doludur. Hiçkimse, bu kişilerin çocuklarının; anne-babalarıyla her ne olursa olsun müşterek bir hayat yaşamak zorunda olduklarını ya da bu hasta ruhlu, suç işleme eğilimi yüksek, kriminal yapılı insanlarla aynı çatı altında yaşamaya mecbur olduklarını iddia edemez.

Bir çocuğun sırf ailesi olduğu için anne ve babasının düşünce yapısı ve hayat tarzını benimsemesi gibi bir zorunluluğu yoktur. Türkiye'de ailesi komünist düşünceye sahip olan, ancak çocukları komünist düşünceyi benimsememiş pek çok aile vardır.

Bu noktada şu soruları sormak gerekir: Bizzat kendi öz babası, abisi, amcası ya da dayısı tarafından cinsel saldırıya uğrayan bir kız çocuğu bu tüyler ürpertici ortamda ses çıkarmadan olanlara katlanarak kalmaya devam mı etmelidir?

Bu zavallı çocuklara “o senin babamdır, abindir, amcandır, dayındır öyle şey yapmaz”diyerek ya da “böyle bir şey başkasına söylenmez, saklı tutulur” diyerek gerçekleri görmezden gelmek hangi akla vicdana uygun bir nasihattır? Aileleri komünist materyalist olduğu için bir çocuk komünist düşünceyi mi kabul edip savunmalıdır?

Aileleri gayri meşru bir yaşama sahip olduğu için ailelerinden uzaklaşan binlerce evlat var. Bu evlatlara, “Bunlar senin annen baban, gayri meşru bir hayatları da olsa, onlara uymak, onlarla aynı hayatı yaşamak zorundasın” mı denilmelidir? Ailesi PKK mensubu olan bir çocuk da, ailesine bağlılık gösterip PKK'lı mı olmalıdır?

Daha çoğaltabileceğim bu tip soruların cevapları ise son derece açıktır. Bir insan için, akıl ve vicdana neyin uygun neyin uygun olmadığını bilmek son derece kolaydır. Aile ancak yüksek ahlak sahibi, son derece vicdanlı, Allah korkusu, Allah sevgisi olan insanlardan oluşan bir müessese olduğu sürece ailedir. Aksi takdirde yani Allah korkusu, ahlaki değerler, güven, saygı, sevgi gibi temel unsurlar kaybedildiğinde o topluluk aile olma özelliğini yitirir.

Allah korkusu olmayan dolayısıyla da her türlü ahlaksızlığa açık, namussuz, şerefsiz ahlaksız insanlara sadece biyolojik olarak anne ya da baba olmaları nedeniyle körü körüne bir sadakat olmasını beklemek gayri ahlaki bir beklentidir. Akıl ve mantık sahibi bir insanın böyle bir ahlak yapısını kabul etmeyeceği çok açıktır. 1996'da yapılan araştırmaya göre 20 milyon Amerikalı, henüz çocukken ensest maduru oldu. Fakat bunun çok küçük bir kısmı bildirildi, çünkü madur olan çocuklar aileyi parçalamaktan çekiniyorlar. Aynı kuruluşun 1991 yılında yayınladığı araştırmaya göre ensest madurlarına her yıl 16 bin yeni vaka ekleniyor.

2006 yılında 17 bin 64 kişi aile içi şiddete maruz kaldı. Aile içi şiddete maruz kalanarın %18 kadarı ise aile içi taciz vakasına yani ensest ilişkiye maruz kalmıştır. 1992′de ABD'de üç eyalette yapılan ensest araştırması, 12 yaşın altındaki tecavüz mağdurlarının yüzde 46′sının tecavüzcüsüyle aile ilişkisi olduğunu, yüzde 20′sinin babaları tarafından tecavüze uğradığını ortaya çıkarmıştır.

Kanada'da 1992 tarihli rapora göre 16 yaşın altındaki kızların yüzde 17′si ensest ilişki yaşamış. 2003 tarihli Yeni Zelanda Tecavüz Krizi Auckland Raporu'na göre çocuklukta yaşanan cinsel taciz davalarının yüzde 43′ünde tecavüzcü aile üyelerinden biri. Güvenilir araştırmalar gösteriyor ki Amerika'daki çocukların %10 ila %20'si ensest ilişkiye maruz kalmıştır.

Türkiye'de tecavüze uğrayanların % 50'si 18 yaş altında ve bunlardan % 10'u erkek çocuk gerisi ise kız çocuktur. Her 4 kız çocuktan biri cinsel şiddete uğruyor. Daha çok 7–9 yaş arası çocuklar cinsel şiddete uğruyor. 5–10 yaş arası çocukların % 55′i ensest mağdurudur.10–16 yaş arası çocukların % 40'ı ensest mağdurudur.

Cinsel saldırganların % 75′i tanıdık biridir. Ensest olaylarında faillerin % 50′si öz baba, sırasıyla da amcalar enişteler, ağabeyler, dedeler ve dayılardır.Acil yardım hattını arayan ladınlardan, % 14,6′sı enseste maruz kalmıştır. Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı'na telefonla ya da gelerek başvuranların %26'sı ensest maduru. Ensest iddiasıyla sığınağa başvuran çocukların yüzde 25′inin vücudunda iz olmayacak şekilde enseste maruz kalmışlar. Yüzde 13'ünün ise vücudunda derin ve yüzeysel kesikler, morluklar var.

2006 yılında yapılan araştırmaya göre Türkiye'de her 26 dakikada 1, aile içi şiddet olayı yaşanmıştır. Çocuk istismarı, kadın istismarı ve taciz, aile içi tecavüz ve şiddet, ensest gibi olaylar yasal mercilere en az taşınanlar arasında olmasına rağmen böyle büyük bir rakamla karşılaşıyoruz. 2009 VERİLERİNE GÖRE Türkiye'de tecavüzlerin %27'si ensest. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da kadınların %25'i ensest mağduru.

Uluslararası af örgütü raporuna göre Türkiye'de Acil yardım hattını arayan kadınların yüzde 57′sini fiziksel şiddete, yüzde 46.9′unu cinsel şiddete, yüzde 14.6′sını enseste, yüzde 8.6′sını tecavüze maruz kalanlar oluşturuyor.Kamer (Kadın Merkezi) başkanı Nebahat Akkoç: “Her dört evden birinde ensest ilişki yaşanıyor! Bize başvuran yaklaşık 50 bin kadının yüzde 25'i aile içinde ensest ilişkiye maruz kalıyor”

Herkesin tüm dünyada zavallı ve masum küçük çocukları müthiş bir ızdıraba sürükleyen enseste karşı uyanık olması gerektiğini düşündüğüm için bu yazıyı yazıyorum. Çocuklarınızı sizinle konuşabilecekleri ve her konuyu çekinmeden söyleyebilecekleri şekilde eğitin. Ve çocuklarına bunu yapan bir babanın artık baba sıfatını kaybedeceğini, artık toplum tarafından da baba olarak görülemeyeceğini anlatın. Anlatın ki o zavallı çocuk bir de toplum baskısı altında ezilmesin, yalan söylemekle suçlanmasın. Artık tüm dünyada yaşanan bu eziyet biran önce sona ersin.



Kaynak: http://www.diyarinsesi.org/yazi/dunyada-surekli-kanayan-yara-ensest-14688.htm#ixzz2h3UusQzh

3 Ekim 2013 Perşembe

Kitap Önerisi!!!

Anneler, Babalar ve Eğitimciler Bu Kitabı Mutlaka Okuyunuz.

"Arada bir o gelir, elleriyle, dudaklarıyla okşar, giderdi. Odamdan çıkmak istemezdim çoğu zaman, bazen de annemin yanından ayrılmak istemezdim. Annem odadan çıkarken, bende bir bahane bulup, takılırdım peşine, kuyruk gibi. Bazen de onunla odada baş başa kalmak isterdim. Ama evde birileri olmalıydı yine de; çünkü yalnızken yaptığı şey canımı acıtıyordu. Bir gün okulda rehberlik öğretmenim yanına çağırdı. 'Nedir, senin durumunda bir tuhaflık var. Hep dalgınsın, bir problemin mi var?' demesiyle nasıl oldu anlamadım ama hiçbir zaman anlatamayacağımı düşündüğüm her şeyi bir bir anlattım. Hem de hiçbir şey saklamadan. Ondan sonrası ise acıtan bir süreçti. Okula annem çağırıldı. Öğretmenim ona anlatırken gözlerini kırpmadan dinledi. Hiç tepki vermedi. Sanki her şeyi biliyor gibiydi. Tek soru sordu:
- Ne yapılabilir?
Ondan sonrasında bende avukatlar, polis, bağıran, sonra ağlayan bir baba, mahkemeler ve onun hapishaneye girmesi. Ardından bizim başka şehre taşınmamız. Hatırlamak istemediğim çocukluk yıllarım. Bugünse hiç kimseye çocukluğumdan bahsetmiyorum. Yaşanmamış olsun isterdim. Yaşama 25 yaşından başlayabilmek için çok şey verirdim."

Ensest, tarih boyunca farklı coğrafya ve toplumlarda bazen gizli bazen de açık yaşanmış, açıklanması ve irdelenmesi oldukça zor bir olgudur. Toplumsal gelenekler ve ahlaki baskılar nedeniyle bir türlü konuşulamayan bu konunun artık konuşulma ve üzerinde tartışılma zamanı gelmiştir. Toplumun baskısı ve önyargıları nedeniyle birçok çocuğun maruz kaldığı bu istismar türünü önlemenin başlıca yollarından birisi, toplumun bilinçlendirilmesi ve kimi bireylerde ortaya çıkan duygusal ve bilinçsel arızalara çaresel aranmasıdır. Elinizdeki kitap, sağlıklı bireylerden oluşan bir toplumsal yapıya kavuşabilmek için mutlaka okunması gereken, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Kurucu Başkanı Prof. Dr. Oğuz Polat'ın sahip olduğu deneyim ve bilimsel yaklaşımla hazırlanmış bir eserdir.
(Arka Kapak)