Yabancı bir kaynaktan çevirisi
yapılmış gerçek bir hikaye!
Bu benim
anne-oğul ensest hikâyem -İsimsiz (erkek)
Bu benim
anne-oğul ensest hikâyem. Dindar bir ailede, bir sürü sorunu olan bir ailede
doğdum. Dışarıda başka, içeride başka bir şeydik. Aile içinde huzur yoktu.
Babam on-sekiz yaşında kendini dine vermiş ama bunun içki ve sigarayı
bırakmasında çok az bir etkisi olmuş. Annem, iyi bilinen bir vaizin kızıydı,
çok dindar bir aileden geliyordu ve çevresinin hayranlığını nasıl kabul
edeceğini öğrenmişti. Babam kayınpederine hayrandı ve annemin hor gören
yardımıyla, karısının babası gibi olmaya çalıştı ama pek başaramadı.
Annem hiçbir
zaman yüzleşemediği bir sertliği kalbinin derinliklerinde taşıdı. Otoriteden
nefret ediyordu, erkeklerden nefret ediyordu, neredeyse herkesten nefret
ediyordu, başkalarının çöküşünden zevk alıyordu böylece kendisini iyi
hissedebiliyordu. Uyumsuz bir çifttiler, babam günün büyük bir bölümünü sinirli
geçiriyordu.
Beş yaşına
kadar, annem, beni kendi bedeniyle tanıştırmak zorundaydı. Bu, ilk yıllarda
devamlı çevremizde var olan insanlardan dolayıydı. Beş yaşındayken ülkenin daha
ıssız bir yerine taşındık, daha az ziyaretçi ve “etrafta takılan” insan vardı.
Üç ay kadar boyunca, beni kendi bedeniyle mahremiyet içinde tanıştırmaya
hazırdı. Sonra babam evde kalıp tüm çalışmasını evden yürütmeye karar verdi.
Babamın bu kararı için Tanrıya sadece şükredebilirim, daha fazla cinselliği
kaldırabilecek halde değildim.
Annemle
benim ilişkimizin doğası karı kocanınki gibiydi. Güçlü, hassas bir ilişkiydi.
Onun sırdaşı, yandaşıydım. Babamın bir şeytan, kötü bir adam olduğunu
düşünüyordum. Anneme ondan daha yakın olduğumu hissediyordum. Anneme ne
giymesi, ne pişirmesi, ne söylemesi gerektiğini söyleyebilirdim. Kişiliğine,
davranışlarına ve görünüşüne, vs. komplimanlar yapıyordum. Bunu benden
istiyordu (birinden bunu alması gerekiyordu) ve bu özel ilgi karşılığında benim
(ihtiyaçlarımı değil) isteklerimi yerine getiriyordu. Çikolata istesem
veriyordu. Pizza istesem pizza yapıyordu. Çiftlik işlerini yapmak istemezsem
onları benim için yapıyordu. Beni şımartıyor ve önceliğine koyuyordu. Bu, tabii
ki, babamla aramızda gerilim yaratıyordu, o öncelikli olmalıydı. Problem şuydu;
babam annemi mutlu ettiğini bildiği için annemle birlikte olmamı istiyordu
(bana bunu bile söylemişti), bu yüzden o bizi yalnız bırakmak için gitti,
zamanımın çoğunu annemle geçiriyordum. Babamın onur ve saygı ihtiyacı
yükseldiği zamanlarda kıskançlık ve bela ortaya çıkıyordu.
Annem,
ensestten önce ve sonra, iç çamaşırlarını görmeme izin verecek şekilde
giyinirdi. Annem varken Playboy’a kim ihtiyaç duyardı ki? Bedenimle
ilgilenmiyordu, yalnızca onun bedeniyle ilgilenmemi istiyordu.
Annemle olanları ensest olarak adlandırıyorum, tecavüz
değil. Psikologlar arasında bir erkeğin tecavüze uğrayıp uğrayamayacağı
konusunda büyük tartışmalar oluyor. Belki böyle bir şey vardır ama benim
yaşadığım ensestti. Annem ilk adımı atmamı bekledi. Tabii ki kendisini bana
çekici bir şekilde sundu ama benim ilk adımı atmamı bekleyerek beni suçlulukla
lekeledi. Eğer ilk adımı atmasaydım beni görmezden gelecekti ve sonunda kendimi
sokakta bulacaktım. Evsiz kalma sürecinde, babam ve çevredeki herkesin, benim
hatam yüzünden evsiz kaldığımı düşünmelerini sağlardı. Annem kamusal alanda
saygı duyulan bir figürdür, insanları aptal yerine koyar, sözlerinin ağırlığı vardır. Ayrıca, benim bir
kadının ilgisine ihtiyacım vardı, öyleyse neden annemle ilgilenmeyeydim ki.
Ödüller bir yere kadar çok büyüktü. Çok ama çok şımartılmıştım. Durum çevre
tarafından anlaşılacağı zaman annem beni şımartmayı kesiyordu. Çevre bunu
görmek istiyor diye ara sıra babamın koluna giriyordu. Gerçi ben ona duygusal
güvenceyi, babam da (bir yere kadar ama benden daha fazla) maddi güvenceyi
sağlıyordu dolayısıyla bu nedenle onu da mutlu etmek zorundaydı.
Annem bana zinayı öğretti. Ensesttin en kötü yanı buydu.
Duygusal yönden içinde olmasaydım ve bir şekilde uzakta kalabilseydim farklı
olacaktı. Ebeveynlerim herhangi bir ilişkinin içine girmemi ve burnumu işi
olmayan yerlere sokmamı öğretti. Diğer evliliklerin içine girebilir ve kadınla
derinlemesine, beni ilgilendirmeyen, kocasına dair kişisel şeyleri konuşmaya
başlayabilirdim. Hep kadınların tarafını tutardım ve erkekleri eleştirirdim. Bu
başkalarıyla birçok soruna sebep oldu ve bazen erkekler bana çok kızdı.
Kalbimde olanları bilen kadınlar da benden uzak durdu.
Cinsel yönden kadınların ötesine geçtim, annem tarafından,
annem için bir ömre yetecek kadar kadınlığa takdim edildim. Kadınlardan
tiksinmekle kalmadım, sıkıldım! Neyse, bu başka bir hikaye.
On-sekiz yaşına kadarki birçok yıl boyunca öğrendiğim şey,
hala annemin kölesi olduğumdu. Oysaki hayat bize birçok şey öğretiyor ve
Tanrı’mın da yardımıyla, kendi babamdan daha farklı bir baba, hayatımı yoluna
koydum. Artık ailemle görüşmüyorum. Eski şekilde yürütmek istiyorlar. Sonunda,
otuzlarımın sonunda, tekrar kadınlarla ilgilenmeye başladım. Bir gün
evleneceğim ve kendimi bir kadına adayıp, sağlıklı bir ilişkinin ürününü
toplayacağım. Çok ama çok ıstıraplı olduğu için (bir noktada neredeyse akıl
hastası oluyordum) hayatımı tekrar yaşamak istemezdim. Fakat değiştiğim ve
annem yaşamama izin verdiği için müteşekkirim.
(Kaynak: malesurvivor.org)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder