Ülkemizde
yıllarca babasının, ağabeyinin, dedesinin v.s tacizine maruz kalanlara rağmen
ensest gerçeği büyük bir kesim tarafından görmezden geliniyor. Yaşananları
anlatan kitaplar yazılıyor ama bir gerekçe ile bu kitaplar bile toplatılıyor.
Nedense kimsenin bu konuya tahammülü yok. Herkes konuşuldukça sanki
meşrulaşabilecek bir konuymuş gibi davranıyor bu konuya. Oysa tam tersine,
ancak bu sorun tespit edilirse gerçekten koruyucu önlemler alınabilir. Ancak bu
konunun tartışılması istenmiyor çünkü eğer bu konu tartışılmaya açılırsa
"kutsal aile" tanımı da tartışılmaya açılacak ve böylece sürekli altı
çizilen "kutsal aile" tanımının üzerinde yükseldiği temeller de belki
de meşruluğunu kaybedecektir. Kol kırılır yen içinde sözü tüm ağırlığı ile pek
çok yaşamı yok etmeye devam edecektir.
Enseste
uğrayanlar çoğunlukla çok uzun zaman ya bunu dile getiremiyorlar ya da bu konu
kimi zaman hiç açığa bile çıkmıyor. En acı olan ise ailelerin bu öğrendikleri
zaman hep inkara geçiyor olmaları. İnkar edemedikleri noktada ise maalesef
aileyi parçalama yoluna gitmiyorlar. Bir kadın, kendi öz kızına tecavüz eden
kocasından boşanmamayı seçebiliyor. Kol kırılıyor, yen içinde kalıyor!
Türkiye'de
ensest diye bir sorun yokmuş!.. Hayır! Yalnızca Türkiye'de değil, tüm dünyada
ensest diye bir sorun var ve bu sorunu tespit etmeden de çözüme yönelik adım
atmak mümkün değildir. Bir adam, "Kızımı ben büyüttüm; her şeyinin tadına
da önce ben bakabilirim" diyebiliyorsa ki diyor. Nasıl oluyor da
Türkiye'de ensest diye bir sorun olmuyor? Öncelikle yapılması gereken, ensesti
bir sorun olarak tespit ve teşhir etmek, ensest mağdurlarına psikolojik,
toplumsal dertsek sunmak ve bu sorunu ortadan kaldırmaya yönelik somut adımlar
atmaktır.
Ülkemizde
ensest çok ciddi boyutlardadır. Ancak, bizim ülkemizde bu konular hala daha
basında ancak üçüncü sayfa haberi oluyor. Oysa ki asıl önemli olan olayın
kendisinden çok bu olayların nelere mal olduğudur. Ancak bunlar hep inkar
ediliyor. Enseste uğrayan bir kadın bu yaşanmışlığı üç nesle aktarıyor. Bunlar
tartışılmadığı gibi bunların nelere mal olduğu da hep göz ardı edilirse sonuç
ortada... Travmatik bir yapılanmanın nelere mal olduğunu hepimiz görüyoruz,
yaşıyoruz. Bu konular tartışılmadığı sürece, hem bu konuları inkar etmeye,
hem de kendimizi kandırmaya devam edeceğiz. Korkulardan arınılmadığı sürece de
anneler babalar çocukları değil, korkular korkuları büyütmeye devam edecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder