Ensest, 1000'lerce yıldan beri bazı
istisnalar dışında tabu olarak kalmıştır. Tarihsel açıdan bakıldığında Peru,
Mısır ve Japonya'da kraliyet ailesinin saflığını korumak için bu yolun meşru
olarak kullanıldığı görülmektedir. Sofokles'in Kral Oidipus tragedyasında
Oidipus'un istemeyerek babasını öldürdüğü sonra da öz annesi ile evlendiği ve
Oidipus'un da gerçeği öğrenince de gözlerini kör ederek kendini cezalandırdığı
anlatılır.
İlk çağ kavimlerinden Bankların öğretilerinden
o çağlarda ensestin meşru olduğu anlaşılmaktadır. Eski Yunan mitolojisinde ise
iki tanrı kardeş Zeus ile Hera'nın cinsel ilişkide bulunmaları çok doğal bir
olay olarak anlatılmaktadır. Eski Mısır papirüslerinde de gene iki kardeş tanrı
olan Uziz ile Osiris aralarında çiftleşerek Horos'u yaratırlar. Roma
imparatorluğu döneminde Kral Guarthigirmus'un kızı ile evlenerek bir oğul
sahibi olduğu tarih kitaplarında belirtilmektedir.
İskoçya'da bilinen en eski kavim olan
Dikten'lerde erkeğin kız kardeşiyle yatarak bir çocuk sahibi olması ve üvey
oğulların üvey annelerinden çocuk sahibi olmaları çok doğal karşılanan bir
eylemdi.
Mısırlıların da eski dönemde kardeş arası
evlilikleri yeğledikleri papirüslerden çıkartılan metinlerde belirtilmektedir.
Firavunların kardeşleriyle evlenmeleri tanrısal sıfata en uygun evlilik olarak
kabul edilmekteydi. Perulular ve Hawaiililerin de kan saflığını korumak için
akraba evliliği yaptığı bilinmektedir.
Ensest yasaklarına giren akrabalık
dereceleri açısından , toplumdan topluma görece de olsa tarihin her döneminde
kurala bağlı olarak karşımıza çıkmaktadır. Aile müessesinin tarihsel gelişimi
içerisinde kan yakınları arasında evliliklerin yaşanmış olması gerektiği Morgan
ve Engels tarafından savunulmuştur.
Engels, en küçük toplumsal örgütlenmenin
iki büyük adımı olarak şunları göstermektedir.
1- Ana-babayla cinsel ilişkinin
yasaklanması,
2- Erkek ve kız kardeşler arasındaki
cinsel ilişkinin yasaklanması
İlk
dönemlerde tek tek olaylara bağlı olarak tartışılan bu kural zaman içerisinde
kural haline gelerek sonunda erkek ve kız kardeşlerin çocuk, torun ve
torun-çocuklar arasındaki evlenmede yasaklanmıştır.
Tarihte kardeşler arasındaki evliliğe en
iyi örnek Mısır Kraliyet ailesidir. Ama Evelyn Reed kanıtların bu konuda
yetersiz olduğunu ve böyle bir şey söylenemeyeceğini iddia etmektedir. Mısır
'da aile ana-aile yapısında bir aileydi. Soy çizgisi, miras ve yerine geçme
hakkı ana soyu çizgisi içerisinde kaldığından ana, onun erkek kardeşi ve
çocuklar soyluluk zincirini oluşturmaktaydı. Kraliçenin kocası soylu
sayılmıyordu, çünkü o, krallık ailesine evlenme yoluyla katılmış bir
yabancıydı. Krallık hem erkek kardeş hem de kocada bulunmasına rağmen kocanın krallığı
sadece evli olduğu sürece geçerliydi. Halktan biri kabul edilen eş evlilik
bitmesi halinde krallıktan da atılıyordu. Buna karşılık erkek kardeş kan
bağından dolayı ömür boyu kral olarak yaşamını sürdürme hakkına sahipti.
Mısır uygarlığını inceleyen bilim adamları
, kraliçenin erkek kardeşini onun kocası olarak görüyor, kraliçe kocasına yer
vermemektedirler. Kardeşler arası evlilik müessesesi soy içindeki kanda
evliliğin var olduğu düşüncesini oluşturan temeldir. Reed evliliğin temelinde
cinsellik olmadan olayın sadece mülkiyet ilişkisi olduğunu bu yüzden bu
ilişkide ensest değerlendirmesi yapılmasının yanlış olacağını söylemektedir.
Eski Yunan Uygarlığında da bu konu çok
konuşulmuş ve gündeme gelmiştir. Bu konudaki en önemli eser Sofokles'in Oidipus
isimli tragedyasıdır. Yunan mitolojisinde Oidipus, Thebes kralı Louis ve
kraliçe Jacosta'nın oğludur. Louis, kahinden oğlunun kendisini öldüreceğini ve
annesiyle evleneceğini öğrenir. Oğlu doğunca topuklarına bir diken batırarak
ölmesi için Citnaeran dağına bırakır. Oidipus sözlük anlamıyla iç ayak
demektir. Fakat çocuğu Korentli bir çoban bulur ve Korent kralı Polybusa
gönderir. Çocukları olmayan Polybus ve eşi Merope Oidipusu evlat edinirler.
Oidipus delikanlılık çağına gelince sokakta bulunmuş bir çocuk olduğunu
öğrenir. Buna inanmayan Oidipus Apollodan ana-babasının kim olduğunu sorar.
Apollo ona kaderinde babasını öldürmek ve annesiyle evlenmek olduğunu söyler.
Oidipus Apollonun Polybus ve Menapeyi kastettiğini sanır. Onları terk eder ve
yolda bir kavgaya tutuşur. Louisa'yı öldürür Louisa gerçek babasıdır. Thebes
şehrine gider. Şehrin bilmecesini çözerek şehri zalim Sphynxten kurtarır.
Mükafat olarak Thebes halkı onu kral ilan eder ve kralın dul karısı Jacosta ile
büyük bir törenle evlenir. Jacostanın Oidipustan 4 çocuğu olur. Günün birinde
Oidipus gerçeği öğrenir. Jacosta kendini asar. Oidipus da babasını öldürmenin
ve annesiyle evlenmenin cezasını kendi elleriyle vererek gözlerini kör eder ve
kızı Antigone ile birlikte şehirden kovulur.
Bunun dışında Yunan mitolojisinde Zeus'un
kardeşi Hera ile evlenmek için babası Uranusu öldürmesinin hikayesi vardır.
Tevratta Kabil ile Habil kendi ikiz kardeşleri ile evlenmişlerdir. Zaten
kainatın ve insanlığın yaratılışçılığının tek bir kaynaktan köken aldığını
açıklamaya çalışan tüm dini inanışlarda ensest ilişkilerin kaçınılmaz olarak
üreyebilmek için var olduğu görülmektedir.
Eski çağlarda özellikle totemlerin
dönemine indiğimizde farklı yaklaşımların olduğunu görmekteyiz. Totemizm olarak
isimlendirilen bu dönemde topluluklarda ana erkil klan topluluklarının ilk
olarak bulunduğu görülmektedir. Anaerkil klan topluluklarında akrabalık
ilişkileri baba erkil topluluklara göre oldukça farklı çizgilerdedir. Anasoyu
ailesinde soy çocuğa anadan geçmektedir. Bu yüzden baba ile çocukların arasında
kan bağı bulunmamaktadır. Çocuklar tamamen anneye aittirler. Bu nedenle baba
ile kız arasındaki cinsel ilişki ya da evlilik totem tabusunu veya eksogami
kuralını bozmamaktadır. Sadece kavimde adam karısının kızıyla yaşadığı için
kınanır ve onay görmez. Burada eleştirilerin babanın anneyle ilişkisine rağmen
annenin kızıyla ilişkiye girmesi ve küçükken onu sevmek ve şefkat gösterme
işlevi olan babanın farklı yaklaşımlarda bulunması nedeniyledir.
Anaerkil bir toplumda totem kurallarının
en katısı kız ve erkek kardeşler arasındaki cinsel ilişkide görülmektedir. Kız
ve erkek kardeşler karşıt cinsten kardeşler arasındaki her türlü ilişkiyi
yasaklayan tabuya uymak zorunluluğunu getirmektedir. Erkek kardeş için kurallar
çok katı ve serttir. Erkek kardeş kız kardeşinin adını ağzına bile alamaz hatta
günlük dilde kız kardeşinin adı bir şeye karşılık geliyorsa onu bile
kullanmamaya özen gösterir. Erkek kardeş ergenliği ulaşır ulaşmaz eğer kız
kardeş hala o evde yaşıyorsa evi terk etmek zorundadır. Sadece eve gelip
karnını doyurmak için yiyecek isteme hakkına sahiptir. Bunun dışında eve
gelebilme hakkı bulunmamaktadır. Ama burada bile eğer kız kardeş evliyse eve
girmesi yasaklanmıştır. Kız kardeşinin evlilik ile ilgili kararlarına karışamaz,
hiçbir söz hakkı yoktur, buna karşın onun evinin ve çocuklarının geçimini ve
yiyeceğini sağlamak görevi erkek kardeşinindir.
Ana soyu klan topluluklarında anne-oğul
arasındaki ilişki en az kardeşler arasındaki ilişki kadar yasaklı ve tabu olarak
karşılanmaktadır. Ama yetişme çağındaki çocukların anneyle olabilecek sevgi ve
şefkate dayalı ilişkilerine hoşgörüyle bakılmakta ve anne-çocuk arasında bir
cinsel ilişki olamayacağına inanılmaktadır. Malinowskinin bu konuda yerliler
üzerine yaptığı gözlem sonuçları ilginçtir. "Yerlilere ensestten söz
açınca tepkiler kardeşler arasındaki ilişkideki gibi çok sert ve duygusal
değildir. Olayın olabilirliği üzerine konuşmalarına rağmen pratikte böyle bir
şeyin olamayacağına inanıyorlar."
Ataerkil aileye geçişte olaylara
yaklaşımda da farklılıkların ortaya çıktığı görülmektedir. Babalığın fizyolojik
gerekliğinin anlaşılması ile doğan ataerkil aile yapısının iki temel kavrama
dayandığı görülmektedir. Bunlar 1- İktidar tutkusu 2- Dölün devamıdır.
Soygeliminin erkek soy çizgisinden
izlenmeye başlaması, tekeşliliğin gelişmesi, mirasla çocukların öncelik
kazanması, kız ve kadınların da mirasçı olabilmesi ile soylar dikkate
alınmaksızın ancak çok yakın kan akrabaları arasındaki evlenmeyi yasaklayan
serbest evliliğe giden aşamaya gelinmiştir.
Bu aile yapısı tek eşli ailedir.
Oluşumunun temelinde özel mülkiyetin bulunduğu Morgan gibi bazı araştırmacılar
tarafından iddia edilmektedir. Morgan, mülkiyetin toplumun organik yapısını
belirlemekte yeterli bir ağırlık ve önem taşıdığını savunmaktadır. Çocuğun
babasının kim olduğunu belirlemenin bu sistemde çok önem kazandığını
görmekteyiz. Çocukların sadece annesinin değil babasının da anlaşılması
çocukların tek soy çizgisinden değil her iki soy çizgisinden tanınmasını
sağlamıştır. Böylelikle de babada anne kadar her şey üzerinde söz sahibi bir
konuma gelmektedir. Bu sistemde de anaerkil sistemden farklı olarak babanın her
türlü cinselliğe yönelik eylemi çocuklar üzerinde ensest kapsamına girmiştir.
Bu model günümüzde de geçerli modeli
oluşturmaktadır. Sosyal açıdan ensest tabu olarak kabul edilmektedir.
ZEUS İLE HERA |
hiim ilginç
YanıtlaSil