Translate

8 Nisan 2013 Pazartesi

TARİHÇE


     Ensest, 1000'lerce yıldan beri bazı istisnalar dışında tabu olarak kalmıştır. Tarihsel açıdan bakıldığında Peru, Mısır ve Japonya'da kraliyet ailesinin saflığını korumak için bu yolun meşru olarak kullanıldığı görülmektedir. Sofokles'in Kral Oidipus tragedyasında Oidipus'un istemeyerek babasını öldürdüğü sonra da öz annesi ile evlendiği ve Oidipus'un da gerçeği öğrenince de gözlerini kör ederek kendini cezalandırdığı anlatılır.
     İlk çağ kavimlerinden Bankların öğretilerinden o çağlarda ensestin meşru olduğu anlaşılmaktadır. Eski Yunan mitolojisinde ise iki tanrı kardeş Zeus ile Hera'nın cinsel ilişkide bulunmaları çok doğal bir olay olarak anlatılmaktadır. Eski Mısır papirüslerinde de gene iki kardeş tanrı olan Uziz ile Osiris aralarında çiftleşerek Horos'u yaratırlar. Roma imparatorluğu döneminde Kral Guarthigirmus'un kızı ile evlenerek bir oğul sahibi olduğu tarih kitaplarında belirtilmektedir.
     İskoçya'da bilinen en eski kavim olan Dikten'lerde erkeğin kız kardeşiyle yatarak bir çocuk sahibi olması ve üvey oğulların üvey annelerinden çocuk sahibi olmaları çok doğal karşılanan bir eylemdi.
     Mısırlıların da eski dönemde kardeş arası evlilikleri yeğledikleri papirüslerden çıkartılan metinlerde belirtilmektedir. Firavunların kardeşleriyle evlenmeleri tanrısal sıfata en uygun evlilik olarak kabul edilmekteydi. Perulular ve Hawaiililerin de kan saflığını korumak için akraba evliliği yaptığı bilinmektedir.
     Ensest yasaklarına giren akrabalık dereceleri açısından , toplumdan topluma görece de olsa tarihin her döneminde kurala bağlı olarak karşımıza çıkmaktadır. Aile müessesinin tarihsel gelişimi içerisinde kan yakınları arasında evliliklerin yaşanmış olması gerektiği Morgan ve Engels tarafından savunulmuştur.
     Engels, en küçük toplumsal örgütlenmenin iki büyük adımı olarak şunları göstermektedir.
     1- Ana-babayla cinsel ilişkinin yasaklanması,
     2- Erkek ve kız kardeşler arasındaki cinsel ilişkinin yasaklanması
İlk dönemlerde tek tek olaylara bağlı olarak tartışılan bu kural zaman içerisinde kural haline gelerek sonunda erkek ve kız kardeşlerin çocuk, torun ve torun-çocuklar arasındaki evlenmede yasaklanmıştır.
     Tarihte kardeşler arasındaki evliliğe en iyi örnek Mısır Kraliyet ailesidir. Ama Evelyn Reed kanıtların bu konuda yetersiz olduğunu ve böyle bir şey söylenemeyeceğini iddia etmektedir. Mısır 'da aile ana-aile yapısında bir aileydi. Soy çizgisi, miras ve yerine geçme hakkı ana soyu çizgisi içerisinde kaldığından ana, onun erkek kardeşi ve çocuklar soyluluk zincirini oluşturmaktaydı. Kraliçenin kocası soylu sayılmıyordu, çünkü o, krallık ailesine evlenme yoluyla katılmış bir yabancıydı. Krallık hem erkek kardeş hem de kocada bulunmasına rağmen kocanın krallığı sadece evli olduğu sürece geçerliydi. Halktan biri kabul edilen eş evlilik bitmesi halinde krallıktan da atılıyordu. Buna karşılık erkek kardeş kan bağından dolayı ömür boyu kral olarak yaşamını sürdürme hakkına sahipti.
     Mısır uygarlığını inceleyen bilim adamları , kraliçenin erkek kardeşini onun kocası olarak görüyor, kraliçe kocasına yer vermemektedirler. Kardeşler arası evlilik müessesesi soy içindeki kanda evliliğin var olduğu düşüncesini oluşturan temeldir. Reed evliliğin temelinde cinsellik olmadan olayın sadece mülkiyet ilişkisi olduğunu bu yüzden bu ilişkide ensest değerlendirmesi yapılmasının yanlış olacağını söylemektedir.
     Eski Yunan Uygarlığında da bu konu çok konuşulmuş ve gündeme gelmiştir. Bu konudaki en önemli eser Sofokles'in Oidipus isimli tragedyasıdır. Yunan mitolojisinde Oidipus, Thebes kralı Louis ve kraliçe Jacosta'nın oğludur. Louis, kahinden oğlunun kendisini öldüreceğini ve annesiyle evleneceğini öğrenir. Oğlu doğunca topuklarına bir diken batırarak ölmesi için Citnaeran dağına bırakır. Oidipus sözlük anlamıyla iç ayak demektir. Fakat çocuğu Korentli bir çoban bulur ve Korent kralı Polybusa gönderir. Çocukları olmayan Polybus ve eşi Merope Oidipusu evlat edinirler. Oidipus delikanlılık çağına gelince sokakta bulunmuş bir çocuk olduğunu öğrenir. Buna inanmayan Oidipus Apollodan ana-babasının kim olduğunu sorar. Apollo ona kaderinde babasını öldürmek ve annesiyle evlenmek olduğunu söyler. Oidipus Apollonun Polybus ve Menapeyi kastettiğini sanır. Onları terk eder ve yolda bir kavgaya tutuşur. Louisa'yı öldürür Louisa gerçek babasıdır. Thebes şehrine gider. Şehrin bilmecesini çözerek şehri zalim Sphynxten kurtarır. Mükafat olarak Thebes halkı onu kral ilan eder ve kralın dul karısı Jacosta ile büyük bir törenle evlenir. Jacostanın Oidipustan 4 çocuğu olur. Günün birinde Oidipus gerçeği öğrenir. Jacosta kendini asar. Oidipus da babasını öldürmenin ve annesiyle evlenmenin cezasını kendi elleriyle vererek gözlerini kör eder ve kızı Antigone ile birlikte şehirden kovulur.
     Bunun dışında Yunan mitolojisinde Zeus'un kardeşi Hera ile evlenmek için babası Uranusu öldürmesinin hikayesi vardır. Tevratta Kabil ile Habil kendi ikiz kardeşleri ile evlenmişlerdir. Zaten kainatın ve insanlığın yaratılışçılığının tek bir kaynaktan köken aldığını açıklamaya çalışan tüm dini inanışlarda ensest ilişkilerin kaçınılmaz olarak üreyebilmek için var olduğu görülmektedir.
     Eski çağlarda özellikle totemlerin dönemine indiğimizde farklı yaklaşımların olduğunu görmekteyiz. Totemizm olarak isimlendirilen bu dönemde topluluklarda ana erkil klan topluluklarının ilk olarak bulunduğu görülmektedir. Anaerkil klan topluluklarında akrabalık ilişkileri baba erkil topluluklara göre oldukça farklı çizgilerdedir. Anasoyu ailesinde soy çocuğa anadan geçmektedir. Bu yüzden baba ile çocukların arasında kan bağı bulunmamaktadır. Çocuklar tamamen anneye aittirler. Bu nedenle baba ile kız arasındaki cinsel ilişki ya da evlilik totem tabusunu veya eksogami kuralını bozmamaktadır. Sadece kavimde adam karısının kızıyla yaşadığı için kınanır ve onay görmez. Burada eleştirilerin babanın anneyle ilişkisine rağmen annenin kızıyla ilişkiye girmesi ve küçükken onu sevmek ve şefkat gösterme işlevi olan babanın farklı yaklaşımlarda bulunması nedeniyledir.
     Anaerkil bir toplumda totem kurallarının en katısı kız ve erkek kardeşler arasındaki cinsel ilişkide görülmektedir. Kız ve erkek kardeşler karşıt cinsten kardeşler arasındaki her türlü ilişkiyi yasaklayan tabuya uymak zorunluluğunu getirmektedir. Erkek kardeş için kurallar çok katı ve serttir. Erkek kardeş kız kardeşinin adını ağzına bile alamaz hatta günlük dilde kız kardeşinin adı bir şeye karşılık geliyorsa onu bile kullanmamaya özen gösterir. Erkek kardeş ergenliği ulaşır ulaşmaz eğer kız kardeş hala o evde yaşıyorsa evi terk etmek zorundadır. Sadece eve gelip karnını doyurmak için yiyecek isteme hakkına sahiptir. Bunun dışında eve gelebilme hakkı bulunmamaktadır. Ama burada bile eğer kız kardeş evliyse eve girmesi yasaklanmıştır. Kız kardeşinin evlilik ile ilgili kararlarına karışamaz, hiçbir söz hakkı yoktur, buna karşın onun evinin ve çocuklarının geçimini ve yiyeceğini sağlamak görevi erkek kardeşinindir.
     Ana soyu klan topluluklarında anne-oğul arasındaki ilişki en az kardeşler arasındaki ilişki kadar yasaklı ve tabu olarak karşılanmaktadır. Ama yetişme çağındaki çocukların anneyle olabilecek sevgi ve şefkate dayalı ilişkilerine hoşgörüyle bakılmakta ve anne-çocuk arasında bir cinsel ilişki olamayacağına inanılmaktadır. Malinowskinin bu konuda yerliler üzerine yaptığı gözlem sonuçları ilginçtir. "Yerlilere ensestten söz açınca tepkiler kardeşler arasındaki ilişkideki gibi çok sert ve duygusal değildir. Olayın olabilirliği üzerine konuşmalarına rağmen pratikte böyle bir şeyin olamayacağına inanıyorlar."
     Ataerkil aileye geçişte olaylara yaklaşımda da farklılıkların ortaya çıktığı görülmektedir. Babalığın fizyolojik gerekliğinin anlaşılması ile doğan ataerkil aile yapısının iki temel kavrama dayandığı görülmektedir. Bunlar 1- İktidar tutkusu 2- Dölün devamıdır.
     Soygeliminin erkek soy çizgisinden izlenmeye başlaması, tekeşliliğin gelişmesi, mirasla çocukların öncelik kazanması, kız ve kadınların da mirasçı olabilmesi ile soylar dikkate alınmaksızın ancak çok yakın kan akrabaları arasındaki evlenmeyi yasaklayan serbest evliliğe giden aşamaya gelinmiştir.
     Bu aile yapısı tek eşli ailedir. Oluşumunun temelinde özel mülkiyetin bulunduğu Morgan gibi bazı araştırmacılar tarafından iddia edilmektedir. Morgan, mülkiyetin toplumun organik yapısını belirlemekte yeterli bir ağırlık ve önem taşıdığını savunmaktadır. Çocuğun babasının kim olduğunu belirlemenin bu sistemde çok önem kazandığını görmekteyiz. Çocukların sadece annesinin değil babasının da anlaşılması çocukların tek soy çizgisinden değil her iki soy çizgisinden tanınmasını sağlamıştır. Böylelikle de babada anne kadar her şey üzerinde söz sahibi bir konuma gelmektedir. Bu sistemde de anaerkil sistemden farklı olarak babanın her türlü cinselliğe yönelik eylemi çocuklar üzerinde ensest kapsamına girmiştir.
     Bu model günümüzde de geçerli modeli oluşturmaktadır. Sosyal açıdan ensest tabu olarak kabul edilmektedir.


ZEUS İLE HERA




1 yorum: